KOMÜN olarak Halkların Demokratik Partisi Genel Merkezi, Merkez Yürütme Kurulu ve Parti Meclisi’ne iletmek zorunda kaldığımız aşağıdaki metni devrimci kamuoyunun bilgisine sunmak gereğiyle yayınlıyoruz…
Komün Dergi Yayın Kurulu
HDP’yi bileşenler hukukuna dayanan ve bileşenler arasındaki ilişkilerini devrimci demokratik ilkeler çerçevesinde yürüten bir parti olarak düşündüğümüz için başlangıçtan beri bu duruma uygun bir yaklaşımla hareket etmeye çalıştık.
2012 yılında HDP kurulduğunda, partinin kuruluş felsefesine ve dayandığı örgütsel-siyasi zeminin gereklerine uygun biçimde bileşen hukuku işletilmekteydi. O dönem partinin iki kurucu bileşeni olan “Türkiye Gerçeği” ve “SDP” arasında 2015 yılında gerçekleşen birlik sonrasında “Devrimci Parti” olarak HDP’de yer aldık. Ancak her iki yapının yaşadığı birlik deneyimi 2018 yılında bölünmeyle sonuçlandı ve bu iki yapıdan biri Devrimci Parti diğeri ise mevcut yapıdan daha geniş birliktelikle “Komün” olarak kendini konumlandırmış oldu.
Komün olarak esas aldığımız devrimci ilkeler ışığında, HDP içindeki bileşen hukukunun yeniden kurulması ve sürdürülmesi için girişimlerde bulunmuş olmamıza rağmen, 2018 yılından bu yana konu muğlaklaştırılarak sürüncemede bırakılmıştır. Nitekim kongre öncesi ve sonrası genel merkez yetkilileriyle, grup başkan vekili, örgütlenmeden sorumlu genel başkan yardımcısı, STK ve siyasi partilerle ilişkilerden sorumlu genel başkan yardımcısı, genişleme ve İttifaklar komisyonu sözcüsünün de aralarında olduğu onlarca kişiyle defalarca kez görüşmeler yapıldı. Bu görüşmelerde sürekli biçimde konunun muğlak olduğu, yeni bir bileşenin partiyle kuracağı bileşen hukukunun netleştirilemediği belirtilerek kongrede, MYK’da veya Parti Meclisi’nde konunun gündeme getirileceği ve çözüleceği açıklaması yapıldı.
Bizlerse bu konunun uzun süre tartışılacak veya açıklığa kavuşturulacak bir yanı olmadığını, partinin eski veya yeni bir bileşenle bir hukuk geliştirilmesi noktasında alması gereken tavrın bu olamayacağını belirterek, sürecin daha fazla uzatılmamasını talep ettik. Ancak aradan geçen 4 yıllık uzun süreye rağmen, sorun netleştirilerek tarafımıza olumlu veya olumsuz yönde bilgi verilmedi. Öyle ki partinin genel merkezine resmi başvuru niteliğinde dilekçe yazarak tarafımıza bilgi verilmesini talep etmek durumunda kaldık; ancak bugüne kadar sözlü ve yazılı başvurularımıza cevap vermeye dahi gerek görülmedi.
Gelinen aşamada, kendisine büyük misyonlar yükleyen bir parti, yıllardır kendi içinde bileşen hukukunun nasıl örgütleneceği meselesini çözmüyorsa ve üstelik de bunu bir erteleme-oyalama sürecine dönüştürerek yapıyorsa, ortada ciddi bir sorun var demektir. Kurumsallaşmış bir yapı açısından temel konularda ortaklaşmak ve şekilciliğe düşmeden geçmişin birikimlerine ve teammüllerine göre hareket eden bir ilişkilenmeyi hedef alarak bu doğrultuda adımlar atılması gerekirken, böylesi bir noktaya nasıl gelindiği partinin diğer bileşenlerince de sorgulanmalıdır. Devletin ilgili makamlarının dahi dilekçelere cevap verme yükümlülüğünün olduğu bir durumda, HDP’nin yetkili kurullarının bize geri dönüş yapma- açıklama yapma ihtiyacı duymayışının hiçbir izahı olamaz. Dolayısıyla bu kadar uzun bir zamana yayılan ve burjuva partilerinde dahi rastlanmayacak bir diplomasi-bürokrasi oyununa dönüştürülen bu süreci kabul etmemiz mümkün değildir.
Şüphesiz ki kurucu bileşen veya yeni bir bileşene yönelik böylesi bir tavır ya da tavırsızlık hali öncelikle bu partinin kendi geçmişine, mücadele tarihine ve varoluş dinamiklerine bağlılığını tartışmalı hale getirir. Her şeyden önce “geçmişe bağlılık” bizim açımızdan kanla canla yaratılan değerlere bağlılıktır ki bunu yok sayacak veya zarar verecek hiçbir anlayışa boyun eğmeyiz. Bu nedenle de parti içinde esas belirleyici güç konumundaki yurtsever hareketin yaklaşımı birinci derecede eleştiri konusu olmakla beraber, diğer bileşenlerin de bu meseleyi görmezden duymazdan gelen tavrını; en azından ortak değerlerimize denk düşmeyen bir saygısızlık olarak görüyor ve bilmediğimiz farklı hesaplarla mı hareket ediliyor sorusunu sormak zorunda kalıyoruz.
Bu zamana kadarki süreçte yaptığımız görüşmelerde sürekli biçimde Kürt hareketiyle ve diğer sosyalist güçlerle olan birlikteliğimize vurgu yaparak, HDP ve HDK’nin kuruluş sürecindeki çalışmalarımızı ve daha da önemlisi farklı ortam ve koşullarda farklı coğrafyalarda geçmişten bugüne verilen ve halen sürdürülen ortak mücadeleyi anlatmaya çalıştık. Çok uzağa gitmeye gerek yok; Kobane davasında yargılanan Bülent Parmaksız, bu partide kurucu bileşen konumundaki Türkiye Gerçeği adına Merkez Yürütme Kurulu’nda yer almıştı ve halen de tutuklu konumda Sincan Cezaevi’nde bulunuyor. Ancak artık uzun uzun izahatlarda bulunmayı da gereksiz gördüğümüzü belirterek, bundan sonraki süreci en azından kendimize olan saygının bir gereği olarak kendimiz belirleyeceğiz. Evet, önümüzde zor bir dönem var ve bu süreçte daha çok birlikteliğe ve yoldaşlığa ihtiyaç duyacağımız muhakkak. Ancak maalesef ki bugüne kadar yaşananlar artık aynı partide birlikte yol yürüyemeyeceğimizi net biçimde ortaya koymuştur.
Kendi açımızdan bütün siyasi ilişkilerimizde esas aldığımız yoldaşlık hukukuyla bağdaşmayan bu durumu daha fazla devam ettirmemiz artık mümkün değildir. Bu nedenle; geçmişten bugüne dek bu ülke ve Rojava topraklarında yaşamını yitiren yoldaşlarımıza saygının bir gereği olarak da artık bu anlamsız ve kabul edilemez sürece son vermemiz gerektiğini düşünüyoruz. Hiç kimsenin, hiçbir yapı ve kurumun bizi, geçmişimizi, mücadelemizi yok saymaya ve değersizleştirmeye hakkı olmadığını belirterek, yaşadığımız yol ayrımının sorumlusunun bizler olmadığını özellikle vurgulamak istiyoruz.
Son olarak belirtmek isteriz ki bugüne kadar Kürt hareketiyle ve diğer sosyalist yapılarla olan tarihsel bağlara ve ortak mücadele anlayışına uygun davranmaya çalıştık ve bu kararı vermeden önce de uzun süre bekledik. HDP’nin kapatma davasının gündemde olduğu ve siyasi mücadele açısından daha sert bir dönemin bizi beklediği süreçte bu kararı vermek bizim açımızdan kolay olmadı. Bundan sonraki süreçte elbette ki HDK ve diğer ortaklaştığımız yapılarda, platformlarda ve mücadele alanlarında birlikte olacağız. Ancak Türkiye genelinde HDP içinde il ve ilçe yönetimlerinde görev alan ve üye olarak çalışmalara katılan arkadaşlarımızın bu koşullarda parti içinde siyasi faaliyet yürütmeleri artık olanaklı olmadığından partiyle ilişkilerini sona erdireceklerdir.
Devrimci kamuoyunun bilgisine…