“Hüseyin yoldaş ölümsüzdür!”
Yaşamın en ağır, acı ve yaralayıcı şeylerinin başında gelir hapishanede ölüm haberi almak.
Her koşulda ve mekanda ölümler ağırdır, kuşkusuz onmaz acılar verir insana… Fakat duvarlar arasında mahpusun aldığı ölüm haberlerinin yarattığı andaki acıyı, çaresizlik duygusunu, derin hüznü ve özlemi başka hiçbir şey yaratamaz gibi gelir insana… Bu öylesine derin bir acı, hüzün ve özlemdir ki, büyüdükçe ölüm acısı, duvarlar insanın beynini ve yüreğini bir mengene gibi sıkmaya başlar. O an tek teselli başını yukarı kaldırıp özgürlük aşıkları tarafından maviye boyanmış tutsak alınamayan umudun özgürlük kapısı bir avuç gökyüzüdür…
1980’lerin sonlarında Beka Vadisi derinliklerinden Golan Tepeleri’ne Filistin halkıyla kucaklaşan; 1990’larda Cudi’den Piro’ya, Munzurlar’dan Gürlevik Dağları’na Kürt halkıyla yoldaşlaşan; 2000’lere gelirken “Beşinci Mevsim”i yaratan büyük zindan direnişinde ölümü paçavraya çeviren; ağır sağlık sorunlarına rağmen Ege’nin karşı yakasında kardeş halkla ve devrimcileriyle yoldaşlaşmaya uzanan adanmış devrimci ruhun adı Cafer Kurt (Hüseyin) yoldaşımızın acı haberi yankılandı duvarlar arasında…
Bir devrimci ölmüş,
Göğün mavisinde ışıyor
Halkının yüreğine gömün onu
Bir devrimci ölmüş,
Havaya – suya – toprağa cemre
Kızıllaşan şafaklara gömün onu.“
Daima bizimle olacak…
Cezaevindeki yoldaşları adına Resul KOCATÜRK
Kırıklar F Tipi Kapalı Cezaevi
