IŞİD’in boyutları, yarattığı güçlükler ve IŞİD ile yüzleşme stratejileri – Steen Hasselbalch

6-7-8 Temmuz 2019 tarihinde Kuzey ve Doğu Suriye’de ‘Uluslararası IŞİD Forumu’ düzenlenmiş ve foruma çok sayıda akademisyen, yazar ve gazeteci katılmıştır. Steen Hasselbalch, forumda ele alınan konuları ve sonuç metnini Komün Dergi için yazdı.


Bu forum, IŞİD’ten geriye kalanlarla nasıl başa çıkılacağı hakkındadır. IŞİD’in yarattığı kesintisiz tehdit, Suriye’nin kuzeydoğusunda yer alan Amude kasabasında durdurulmuştur. Suriye’nin bu bölgesinde IŞİD’in halifelik olarak da bilinen korkunç terör rejimi büyük acılara ve sayısız ölümlere yol açmıştır. Ancak bu acılar bölgede kalıcı olmamıştır; zira halklar ayaklanmış ve büyük bir kararlılık ve cesaretle savaşıp bu korkunç düşmanı mağlup etmişlerdir. Pek çok yoldaş, halklarının özgürlüğü için canlarını feda etmiştir. Onlara sonsuza dek minnettarız, yaptıkları fedakârlık asla unutulmayacaktır. IŞİD sempatizanlarına ne yapacağımıza ve IŞİD’in sadece coğrafi olarak değil ideolojik düzeyde da yenilmesini güvence altına almaya dair bir çözüm bulmamız bu büyük şehitlere ve IŞİD’in işlediği suçların kurbanlarına karşı borcumuzdur.

IŞİD ile nasıl başa çıkılacağı üzerine olan bu foruma 200’den fazla kişi katılmıştır. Bu kişilerin 125’i konunun uzmanlarından ve yerel liderlerden oluşan özel bir komiteydi. Analistlerden, terör uzmanlarından, diplomatlardan, hukukçulardan, dini yetkililerden, askeri uzmanlardan, özerk yönetimde yer alan insanlardan ve YPJ ile YPG liderlerinden oluşan bu komite, IŞİD’in yarattığı sorunlara dair ortak bir çözüm bulmakla görevlendirilmiştir.

Bu forumu düzenlemenin altında yatan neden halifeliğin yenilgiye uğratılmasının ardından IŞİD’in uyuyan hücrelerinin faaliyetlerindeki yoğunluktur. Bu yoğunluğu, tarım alanlarının yakılmasından (bu seneki mahsulün %20’si yangınlarda yok olmuştur) ve askeri personel ile sivil yöneticileri hedef alan sabotaj eylemlerindeki sürekli artıştan görebilmekteyiz. İlaveten, bin tanesi yabancı uyruklu olan 13.000 IŞİD savaşçısı şu anda SDF tarafından hapsedilmiştir. Bu savaşçıların eşleri ise çocuklarıyla beraber Suriye genelindeki kamplarda tutulmaktadır. Bu insanlar için bir çözüm bulunması şarttır. Forumda ayrıca IŞİD’in gerçekleştirdiği soykırımlar üzerine de çalışma yürütülmüştür. En nihayetinde önemli bir konu olarak forum, IŞİD’in ideolojisinin yok edilmesine dair bir yol bulmaya çalışmıştır.

Forum üç gün sürmüştür. İlk gün, IŞİD’in işlediği suçların mağduru olmuş kişiler sunumlar yapmışlardır. Bu kişiler arasında Şengal’den Yezidi kadınlar, Paris’teki IŞİD saldırısından kurtulmuş bir mağdur, Kobane ile Deyr-i Zor’dan sağ çıkmış birer kişi vardı. Yaptıkları sunumlarda bu katılımcılar, ait oldukları topluluklara karşı işlenen korkunç soykırım hikâyelerini anlatmışlardır.

Bu sunumların ardından, IŞİD’in tarihsel kökenleri üzerine bir tartışma yürütülmüş ve akabinde Türkiye ile IŞİD arasındaki bağlantılara dair pek çok kanıt sunulup Türkiye’nin günümüzde bile halen IŞİD’in ideolojik ve lojistik olarak nasıl esas destekçisi olduğu konusu ele alınmıştır.

Forumun ikinci gününde daha fazla tartışmalar yürütülmüştür. İlkin, IŞİD içerisinde kadınların nasıl zulüm gördüğü ele alınmıştır. Ancak bu konu ele alınırken bu terörist organizasyonun üstesinden gelinmesinde kadınların rolü üzerinde de durulmuştur. Yapılan tartışmalarda, kadınların kendilerini erkeklerin insafına bırakmaması gerektiği, hem sivil toplumda hem de askeriyede kendi öz-savunma yapılarını inşa etmeleri gerektiği belirtilmiştir. Sonrasında, yeni bir panel gerçekleştirilmiş ve Kuzeydoğu Suriye’de uluslararası bir mahkemenin düzenlenme imkânları ele alınmıştır. IŞİD’in ekonomik düzeni ve içyapısı hakkında da bir panel gerçekleştirilmiş ve bu panelde de, bu terörist organizasyonun baş destekçisi Türkiye’nin rolü gün yüzüne çıkarılmıştır. Ayrıca bir bölgeye girmeden önce IŞİD’in nasıl o bölgeyi ajanlarıyla istikrarsızlaştırdığı konusuna da ışık tutulmuştur.

Forumun son gününde, IŞİD ile ilgili hukuki konular tartışılmıştır. Bu tartışmaların ardından, komite bazı sonuçlara varmıştır ancak maalesef IŞİD’in işlediği suçlar konusunda Türkiye’nin sorumluluğuna yeterince vurgu yapılmamıştır. Gene de üzerinde uzlaşılan önemli sonuçlara varılmıştır. Forumun sonunda yapılan açıklama şu şekildedir:

IŞİD terörizminin güvenlik, entelektüel, kültürel, ekonomik ve toplumsal yönlerine karşı mücadele etmek için koalisyon güçleri ve uluslararası topluluk ile birlikte ortak bir strateji geliştirme konusunda şu sonuçlara varılmıştır:

1. IŞİD’in yeniden örgütlenmemesi için bölgede güvenliğin ve istikrarın sağlanması gerekmektedir. Bunun için, çeşitli yerlerdeki özerk yönetimler desteklenmelidir.

2. Bölgeyi ve dünyayı terörizmden korumak için YPJ, YPG ve SDG’nin gösterdiği onca fedakârlığa ve Suriye krizi sırasında Kuzey ve Doğu Suriye’deki özerk yönetimin oynadığı yapıcı role karşın Suriye sakinlerinin müzakerelerde yeterince yer bulamamaları bölgenin bileşenlerine karşı büyük bir haksızlıktır. Bu durum, güvenlik konusunu ve siyasi istikrarı olumsuz yönde etkileyen bir etmendir. Dolayısıyla, ilgili yetkililer ve uluslararası güçler Kuzey ve Doğu Suriye’deki siyasi yönetimin müzakerelere uygun bir şekilde katılması için çaba göstermelidir.

3. Suriye krizine ve bölgeye dair bir çözüm bulmak için aşırı yapıların ortaya çıkmasına yol açan kaynakları ortadan kaldıracak yeni bir demokratik sisteme ihtiyaç duyulmaktadır. Sahip olduğu yönler ve bileşenlerle, bütünleşik bir sistem olarak demokratik ulus modeli, geliştirildiği takdirde çözüm ve barış için önemli bir projedir.

4. Terörizmle mücadele ve adalet konuları hakkında BM Güvenlik Konseyi’nin kararlarının izinde, Kuzey ve Doğu Suriye’de on binlerce IŞİD mensubu ile özerk yönetim kamplarında tutulan ailelerinin yargılanacağı uluslararası bir mahkeme düzenlenmelidir. Bu mahkemenin düzenlenmesi için uluslararası koalisyon, özerk yönetime maddi ve lojistik destek sağlamalıdır.

5. Kadınlara yönelik gerçekleştirilen soykırım konusunda ve kadınların özgürlüğünü ve onurunu korumak için kadınların haklarını her alanda güvence altına alacak yeni bir siyasi ve toplumsal sistem ihtiyacı bulunmaktadır.

6. IŞİD tarafından çocuklara yönelik gerçekleştirilen vahşetin bir sonucu olarak çocukların savaş mağdurları olarak görülmeleri, rehabilite edilmeleri, topluluklarına entegre edilmeleri ve onlara güvenli ve kalıcı bir ortam sağlanması gerekmektedir.

7. Radikal İslam’a karşı demokratik İslam kavramını öne çıkararak dinlerin maneviyatı ve ahlaki değerleri vurgulanmalıdır. Radikal İslam’ın aksine İslamiyet’in maneviyatı ve dinlerin toplumdaki yaygınlığı toplumların ahlaki yönlerini güçlendirmektedir.

8. Şengal’de Yezidi Kürtlerin, özellikle de Yezidi kadınların uğradığı soykırım göz önünde bulundurulduğunda, Birleşmiş Milletler’in bu soykırımı tanıması ve haklarını tanıyarak ve tercihlerine saygı duyarak Yezidiler’in haklarını güvence altına alması gerekmektedir. Bu insanların yeniden bir yıkımla karşı karşıya kalmamaları için bu bir gerekliliktir.

9. Afrin, Türk işgal güçlerinin destek verdiği cihatçı ve aşırı gruplar tarafından demografik değişime ve etnik temizliğe maruz kalmıştır. Bu gruplar, Mücahit ile El Nusra Cephesi’nin farklı isimler altında devam eden halleridir. Bu yüzden, bu gruplara karşı savaşmak bölgenin ve tüm dünyanın güvenliği için şarttır.

10. IŞİD’in coğrafi anlamda sona erdiği 23 Mart tarihi dünya genelinde Terörün Yok Edilmesi Günü olarak kutlanmalıdır.