Kolombiya’da 1964’te başlayan ve 52 yıl süren savaş, FARC (Kolombiya Devrimci Silahlı Güçleri) ile Hükümet arasında yürütülen müzakerelerin sonunda, 2016 yılı Eylül ayında yapılan barış anlaşmasıyla sonuçlanmıştı. Gerilla liderleriyle Hükümet yetkilileri arasında süren resmi barış görüşmeleri 2012’de başlamış ve yıllarca süren müzakere süreci sonunda, 23 Eylül 2015 yılında Küba’nın başkenti Havana’da Küba Devlet Başkanı Raul Castro’nun da katılımıyla Kolombiya Devlet Başkanı Juan Manuel Santos ve FARC Lideri Rodrigo Londono (Timochenko) bir araya gelerek ilk anlaşmayı imzalamış, 28 Ağustos 2016’da FARC, son kez ve bir daha silahları ele almamak üzere ateşkes ilan ettiklerini açıklamıştı.
Ardından da 26 Eylül 2016 tarihinde Kolombiya’nın Cartegena kentinde, aralarında BM Genel Sekreteri Ban ki-Moon, ABD Dışişleri Bakanı Jerry Kerry ve Küba Cumhurbaşkanı Raul Castro’nun da yer aldığı 2500 yerli ve yabancı konuğun olduğu büyük bir törenle, 40 oturum sonucunda oluşturulan yaklaşık 300 sayfalık barış anlaşması imzalanmıştı. İmza törenine katılanların tümünün barışı sembolize eden beyaz giysilere büründüğü, anlaşmayı imzalayan kalemlerin “geçmişi kurşunların, geleceği eğitimin belirleyeceğinin” simgesi olarak kurşundan yapıldığı gösterişli törende, FARC Lideri Rodrigo Londono, savaşta yaşananlardan ötürü gerillalar adına halktan özür dilerken, Devlet Başkanı Juan Manuel Santos, ülkenin ulusal marşındaki dizelere atıfta bulunarak: “Cesó la horrible noche/Korkunç gece bitti” demişti. Türkiye dahil dünyanın pek çok ülkesinin “barış” a desteğini ilettiği, Katolik dünyasının ruhani lideri Papa Françesko’nun Kolombiya’ya giderek yüz binlerce kişinin katılımıyla “barış ayini” gerçekleştirdiği Kolombiya’da, Devlet Başkanı Santos’a 2016 yılında Nobel Barış Ödülü verilmişti.
Ancak yarım asırdan fazla bir süredir devam eden ve yaklaşık 260 bin kişinin yaşamını yitirdiği, 37 bin kişinin kaçırıldığı, 80 binden fazla kişinin kaybolduğu ve 8 milyon kişinin göçe zorlandığı bu büyük savaşın ardından imzalanan barış anlaşması Kolombiya için “sonun başlangıcı” olmadı. 2 Ekim 2016’da halk oylamasına sunulduğunda halkın yüzde 50.24 oyuyla reddedilen anlaşmaya işlerlik kazandırmak için Hükümet ve FARC arasında görüşme masası yeniden kuruldu ve 24 Kasım 2016’daki görüşmelerde yapılan değişikliklerle, ikinci ve nihai barış anlaşması imzalandı. Ancak bu sefer anlaşmanın referanduma götürülmemesine karar verildi ve 30 Kasım 2016’da Kolombiya Meclisi son barış anlaşmasını onaylayarak süreci tamamladı.
Bütün bu müzakereler, uluslararası diplomasi ve bürokratik işleyişin ardından toprak reformu, silahların bırakılması, gerillaların siyasete katılımı, suç işleyen güvenlik güçleri ve gerillaların “af” ve “yargılanma koşulları”nın belirlendiği anlaşmanın en önemli maddelerinden birisi öncelikle yerine getirilerek, FARC gerillaları 2017’de silahlarını bırakmıştı. Anlaşma kapsamında belirlenen 26 geçiş ve silahsızlanma bölgesi ile sekiz kampa giderek Birleşmiş Milletler (BM) gözetiminde ve Kolombiya ordusunun denetiminde, binlerce silah ve mühimmatı teslim eden FARC gerillaları kendileri için ayrılan bölgelerde yaşamaya başlamışlardı. Kolombiyalı yetkililer yaptıkları açıklamalarda, teslim edilen silahlardan Kolombiya Hükümeti ile FARC arasında imzalanan barışın anısına üç ayrı “anıt” yapılacağını ve bu süreçte silah bırakan militanların da “topluma entegrasyon” sürecinin devam edeceğini bildirmişlerdi.
Silahlı mücadeleye son veren ve büyük çoğunluğuyla silahlarını teslim ederek “geçmişi geride bırakan” FARC üyeleri “Kolombiya demokrasisi” içinde yer almak amacıyla ve yine “FARC” kısaltmasıyla, adı “Halk İçin Alternatif Devrimci Güç” olan yasal bir siyasi parti kurmuşlardı Ancak 12 Mart 2018’de yapılan seçimlerde, FARC ile 2016’da varılan barış anlaşmasına karşı çıkan eski Devlet Başkanı Alvaro Uribe’nin sağcı Demokratik Merkez Partisi en yüksek oyu alırken ve diğer sağcı partiler onu takip ederken, FARC sandıkta yarıştığı ilk seçimlerde oyların yalnızca yüzde 0.34’ünü alarak 14. Parti konumunda oldu. Ancak “Barış Anlaşması” uyarınca oy oranına bakılmaksızın, FARC’a Senato’da 5, Temsilciler Meclisi’nde 5 olmak üzere, Kongre’de toplam 10 sandalye verilerek, hiç etkileri olmayacak biçimde de olsa parlamenter sistemde yerlerini almış oldular.Bu arada eski Kolombiya Devrimci Silahlı Güçleri (FARC) lideri olan ve siyasi yaşama Devlet Başkanı adayı olarak giriş yapan ve hezimete uğrayan Rodrigo Londono ve diğer gerilla liderleri Özel Barış Hukuku (JEP) kapsamında 14 Temmuz 2018’de yargılamalarının yapılacağı duruşmalarda hakim karşısına çıktılar. FARC, duruşma sonrası yaptığı yazılı açıklamada “Bütün kurbanlardan af diliyoruz” diyerek, kendilerine ait olan bütün sorumluluğu kabul edeceklerini ve telafi edilebilecek ne varsa katkıda bulunacaklarını, yaşananlar tekrarlanmasın diye tüm çabayı göstereceklerini bildirdi.
Ancak FARC’ın bütün bu “samimi” çabalarına karşın, “Barış Anlaşması”nın diğer tarafı olan Kolombiya Devleti anlaşma şartlarına uymadığı gibi diğer yükümlülüklerini de yerine getirmedi. Özellikle de barış anlaşmasına karşı çıkan aşırı sağcı Ivan Duque hükümetinin iktidara gelmesiyle birlikte, anlaşma sonrası hala tasfiye edilmemiş olan ve kanlı bir geçmişe sahip faşist paramiliter gruplar daha da güçlenerek faaliyetlerini artırdı.Devlet destekli bu saldırılar sonucu, son üç yıldır silahlarını teslim etmiş ve barış anlaşmasına güvenerek sivil yaşama dönmeye çalışan 250’ye yakın eski savaşçı öldürüldü, söz verilmiş olmasına rağmen hapishanelerdeki yüzlerce FARC tutsağı serbest bırakılmadı ve hatta bazı liderler bu süreçte tutuklandı veya katledildiler. Yine çoğunluğu FARC’ın terkettiği kırsal alanlarda olmak üzere, anlaşmayı destekleyen 900’e yakın toplumsal hareket temsilcisi, köylü lideri, sendikacı, çevreci ve insan hakları savunucusu öldürüldü. Paramiliter çetelerin el koyduğu toprakların yerlerinden edilmiş yoksul köylülere geri verilmesi ve koka üretmesine izin verilmeyen köylülerin uğradığı maddi zararın tazmin edilmesi gibi sorunlar halledilmediği gibi iktidarı elinde bulunduran Kolombiya egemen sınıfı, küçük bir azınlığın elindeki zenginliklerini dağıtmak ve ayrıcalıklarından vazgeçmek istemediğini ortaya koymuştur.
Aslında sosyal, ekonomik ve siyasal yaşamda barış anlaşmasının vadettiği garantilerin işlemediği ve sürekli olarak saldırıların yaşandığı bu süreç, Kolombiya’da 1980’lerden 2000’lere kadar yaşanan ve başarısızlıkla sonuçlanan diğer barış süreçlerine benziyor. 1984 yılında başlayan barış görüşmelerinin ardından ateşkes ilan eden FARC, 1985’de diğer sol örgütlerle birlikte Yurtsever Cephe’yi kurarak seçimlerde başarı kazanmış, ancak bir kaç yıl içinde aralarında devlet başkan adayları, vekiller, meclis üyeleri, belediye başkanları da dahil olmak üzere 6000’e yakın üyesinin katledilmesiyle bunun bedelini ödemişti. Devlet destekli ölüm mangaları tarafından gerçekleştirilen bu katliamlar karşısında FARC, silahlı mücadeleye dönerek ülkenin Güneydoğusuna çekilmişti. Bugün yaşananlar da geçmişi hatırlatmakta, hiçbir sorun halledilmediği ve barış anlaşmasının önceki durumundan daha iyi olmadığı halde, artık yasal alanda faaliyet yürüten FARC liderleri geçmişe dönmeyi istememektedirler.
FARC, yarım asırlık mücadelesiyle ve dünyanın en büyük gerilla örgütlerinden biri olarak tarihteki yerini alırken, son barış sürecinde 13 bine yakın gerilla silahlarını teslim etmişti. Ancak Kolombiya Hükümeti’yle yürütülen barış görüşmelerinin müzakerecilerinden olan ve FARC’ın önemli liderlerinden olduğu bilinen Iván Márquez (Luciano Marin) 29.08.2019 tarihinde, yanındaki önemli gerilla komutanları ve silahlı savaşçılarla yaptığı açıklamada, devletin barış anlaşmasına ihanet ettiğini söyleyerek yeniden silahlı mücadele kararı aldıklarını duyurmuştu. Kolombiya hükümeti ile imzalanan barış anlaşmasından sonra örgüte ayrılan beş kişilik kontenjandan senatör olan, ancak görevine başlamadan yeniden yeraltına çekilen İvan Márquez, daha önce de eski gerilla önderlerinden Oscar Montero ile ortak kaleme aldığı ve Kolombiya Senatosu Barış Komisyonu’na gönderdikleri mektupta, hem FARC’ın yaptığı yanlışları anlatmış hem de devletin tavrını eleştirmişlerdi. Küba’daki müzakerelerle oluşturulan barış anlaşmasında daha sonra yapılan değişikliklerin, özellikle FARC gerillalarının silahlarını teslim ettikten sonra yapılmasına dikkat çekerek bunun kalleşlik; bir tuzak, aldatmaca olduğunu dile getirmişlerdi. FARC’ın barış anlaşmasının tam olarak uygulanmasını beklemeden silahlarını bırakmasının büyük bir hata olduğunu vurgulayan Marquez ve Montero, 2008 yılında yaşamını yitiren eski FARC lideri Manuel Marulanda Velez’in sözlerine atıfta “Bizler çok safça, Manuel Marulanda Velez’in bizi sürekli olarak ‘olası anlaşmalara riayet edilmesinin tek garantisinin silah olduğu uyarısında bulunmasına rağmen hükümetin ‘iyi niyetine’ inandık.” demişlerdi.
Iván Márquez, 29.08.2019 tarihinde silahlı mücadeleye yeniden başlayacaklarını duyurduğunda “Devlet en önemli yükümlülüklerini yerine getirmedi, vatandaşlarının yaşam haklarını korumadı ve özellikle siyasi sebeplerle düzenlenen suikastlardan vazgeçmedi” diyerek yeniden silahlandıklarını belirtmiş, ancak eski yöntemleri uygulamayacaklarını ve sadece saldırılara karşılık vereceklerini söyleyerek “Hükümetin Havana barış anlaşmasına ihanetine karşılık olarak devrimci savaşa devam ettiğimizi açıklıyoruz. İdeolojik olarak asla yıkılmadık, yenilmedik. Dolayısıyla, savaşımız devam edecektir” demişti.
Bu açıklamanın ardından, Kolombiya Devlet Başkanı Ivan Duque bu yeni “narko-terörist çeteye” karşı yasaların tüm ağırlığını uygulayacağı sözünü vererek, savaşçıları takip etmeye adanmış yeni bir birim oluşturulacağını ve videoda görünen komutanların başına 725 bin sterlin (yaklaşık 6,5 milyon TL) ödül konulduğunu söylemişti. Eski FARC lideri ve yeni yasal partinin de lideri konumundaki Rodrigo Londono ise örgütün büyük çoğunluğunun barış sürecine bağlı olduğunu belirterek, ‘bütün zorluklar ve tehlikelere rağmen’ ‘daha iyi bir Kolombiya’ ve ‘sosyal adalet’ sağlanması için yasal siyaset içinde mücadele yürütmeye devam edeceklerini bir parti bildirisi ile açıkladı. Rodrigo Londono ile birlikte yine partinin en etkili komutanlarından Catatumbo, bir basın toplantısı düzenleyerek barış anlaşmasının koşullarının bütünüyle uygulanmasını talep ettikleri hükümetin barış koşullarını ihlal etmesine karşı ‘1 milyon imza’ kampanyası başlattıklarını duyurdular.
Buraya kadar anlattıklarımız, Kolombiya’daki barış sürecinin kısa bir özeti. FARC’ın geçmişi ve bugünkü durumu ile silahlı mücadele üzerine uzun ve ayrıntılı değerlendirmeler başka yazıların konusu olacaktır. Biz yalnızca son dönemde FARC adına yapılan açıklamalar ile Kolombiya hükümetiyle diyaloğu kesen ve halen 2500 gerillasıyla silahlı mücadeleyi sürdüren Ulusal Kurtuluş Ordusu (ELN) tarafından yapılan açıklamalara giriş anlamında bu kısa özeti sunuyoruz.
Komün Dergi
Armando Rios Birinci Cephe terhis edilmeyecek
Tarih: 10.06.2016
Grup: FARC-EP Bölünmesi
Ülke: Kolombiya
Kategori: Bildiri
Başlık: Armando Rios Birinci Cephe terhis edilmeyecek
Örgüt: FARC-EP
Yayınlayan: Armando Rios Birinci Cephe
Kategori: Halkımıza bildiri
Bildiri tarihi ve yeri: 10 Ocak 2016 – Kolombiya Amazon Ormanları
Yayın Kaynağı: Blu Radyo
- Gerilla Genel Meclisi yapılması
- Armando Rios Birinci Cephe’nin terhis edilmemesi hakkında görüşler
- Aynı modelin devam ettirilmesi
- Değişiklik olmadan siyasal çözüm mümkün değildir
- Askeri doktrin
- FARC olarak silah bırakmayı ve terhis edilmeyi kabul etmiyoruz
- Toplama kampları
- Paramiliter güçlerin kuvvetlenmesi
- Gerillalar terhis edilmeden önceki durum
FARC-EP Armando Rios Birinci Cephe olarak birçok farklı toplumsal kesimden oluşan Kolombiya halkını çiftçileri, yerli halkları, işçileri, işsizleri, yoksulları, Afro-Kolombiyalıları, öğrencileri, aydınları, öğretmenleri, nakliyecileri, yerinden yurdundan atılanları ve genel olarak hiçbir maddi gücü olmayanlar ve insan onuruna yakışır biçimde yaşamak olanağı tanınmayanları ve ayrıca toplumsal adalet için gerçek barış isteyen çeşitli toplum örgütlerini selamlıyoruz.
Armando Ríos FARC-EP Birinci Cephe olarak Kolombiya halkına bildiririz:
Ülkenin siyasi, sosyal ve ekonomik durumunu ve Juan Manuel Santos hükümeti ile Havana (Küba) FARC-EP Sekreterliği arasındaki karşılılı görüşmeleri analiz etmek için tüm komutanların ve savaşçıların katıldığı Gerilla Genel Meclisi düzenledik.
Sonuçlar: Armando Rios FARC-EP Birinci Cephe terhis edilmeyecektir. Kolombiya devletinin ve müttefiklerinin politikasının yalnızca gerillaların silahsızlandırılmasını ve terhis edilmesini amaçlıyorlar, ülkenin toplumsal ve ekonomik sorunlarını çözmeyi düşünmüyorlar. 200 yıldan fazla yönettikleri ve sefalete sürükledikleri Kolombiya’yı aynı ekonomik modelle yönetmeye devam etmeyi planlıyorlar. Gövdeden beslenerek büyüyen yolsuzluklar Kolombiya’yı yöneten bu şık ve mağrur efendilerin “meslek ve ahlak etiği” haline dönüştü. Yozlaşmış Devlet Güvenlik Birimleri paramiliter güçlerin hizmetine girerek, gasp ettikleri arazileri geri vermeyi reddeden toprak sahiplerinin koruyucuları oldular. Bu siyasi sınıfın ve baskı unsurlarının karşı koydukları yegâne şey, ulusal egemenliğin Kuzey Amerika halklarına teslim edilmesi; büyük miktarda arazinin çokuluslu şirketlere devredilmesi, ekosistemin tahrip edilmesi ve mevcut kamu kaynaklarının özelleştirilmesi; sağlık, eğitim ve barınma yönetici sınıfın büyük şirketlerle pazarlık konusunu oluşuyor, aynı şekilde çocukların beslenmesi için ayrılan yardım bütçesi, siyasi sınıfın banka hesaplarına aktarıldı, insanlığa karşı işlenen bu büyük suç karşısında hiçbir şey yapmadılar. Rakamlar şunu gösteriyor: 5.000’den fazla çocuk açlık çekiyor, binlerce yetersiz beslenen çocuk var, insanlar hastanelerin kapısında ölmeye devam ediyor ve binlerce insan topraklarını terk etmek zorunda göç ederken ölüyor. Kolombiya, doğal kaynaklarda dünyanın en zengin ülkelerinden biri buna karşılık toplumsal eşitsizlikte dünyada üçüncü sırada ve zorla topraklarından koparılmada dünyada birinci sırada yer alıyor; açlık ve yetersiz beslenme konusunda Afrika’yı geride bırakıyor, açlık ve yoksulluk sınırı altında yaşayan binlerce insanımız bulunuyor.
Hükümet, ülkemizin ihtiyacı olan değişimi yerine getirmeyi reddettiği sürece, siyasi çözüm sözlerinin hiçbir anlamı yoktur. Başkan Santos yaptığı açıklamada neoliberal ekonomik modelin sürdürüleceğini ve bunun görüşme konusu dahi yapılamayacağının altını kalın kalın çizdi. Neoliberal ekonomik model, topraklarımızın yabancılara peşkeş çekilmesi ve doğal kaynaklarımızın çok uluslu şirketlerin eline teslim edilmesidir; tek ürün ekilen büyük araziler ve mega projeler, yoksulluk, eşitsizlik, açlık, yetersiz beslenme, savaş, yerinden yurdundan edilme ve binlerce çocuğun ölmesine kapı aralayan yapının temel kolonudur. Kolombiya’yı saran savaş ve sefaletin gerçek sebeplerini kabul etmedikleri için, gerçek anlamda bir barış yapma niyetleri yoktur. Başkan Santos şöyle diyor: “Askeri doktrinimiz dönüştürülemez ve değiştirilemez.”
Kolombiya devletinin askeri doktrininin insanlığa karşı en büyük suçları işlediği herkes tarafından bilinmektedir; 7.000’den fazla cinayet işleyen Vatanseverler Birliği soykırım yapan ulusal güvenlik ve iç düşman teorisi güden bir yapıdır ve bu sebeple 2000’li yıllarda 5.000’den fazla köylü öldürülmüştür. Paramiliter gruplar 23 eyalette katliamlar ve suikastlar yaptılar. Ayrıca, bu askeri doktrine uygun olarak, devlet bu gibi suçları finanse etmektedir; taburlar, tugaylar, öncü timler, askeri üsler, polis karakolları yapılmaktadır, devletin generalleri köylü liderlerin, sendikacıların, insan hakları savunucularının katliamını emretmektedir. Bunun yanısıra, askeri üsler kurulması ve yabancı askeri danışmanlar görevlendirilmesi yoluyla ulusal egemenliğimiz gringoların eline teslim edilmektedir.
Oligarşinin gerçek bir barışa hiçbir şekilde niyeti yoktur, tam tersine halkın çoğunluğunu yoksulluğa ve sefalete sürüklemek niyetindeler. Dolayısıyla, tüfeklerin ve bombaların sessizliği ile barış yapılmaz, Kolombiya halkının çoğunluğunun ihtiyaç duyduğu gerçek barış, toplumu etkileyen ciddi sorunların çözümüdür; Barış, zenginliğin adil şekilde paylaşılmasını ve oligarşinin köylülerden zorla gasp ettiği toprakları geri vermesini gerektirir. Wentras sömürücüdür ve asla istikrarlı ve kalıcı bir barış olmayacak sömürü devam edecektir.
Barış adını verdikleri bu süreç, yalnızca gerillaların silahsızlandırılmasını ve FARC savaşçılarının terhis edilmesini amaçlamaktadır. Silahları alınan ve bu iblis düzene eklemlenen bir FARC-EP ile Kolombiya’yı kıskıvrak sarmış bu derin toplumsal yönetim krizinin çözüleceği nasıl düşünülebilir?
FARC-EP’nin silahsızlandırılmasını kabul etmiyoruz, çünkü bu silahların Kolombiya’nın yoksullarına ait olduğunu, burjuvazinin tek amacının bizi silahsızlandırmak, yoksulları ham heveslere maruz bırakmak ve modern köleler haline getirmek olduğunu düşünüyoruz.
Mücadelemizin amacı Kolombiyalıların çoğunluğunu oluşturan halkın eşitsizlik ve sefaletine kalıcı ve koşulsuz çözüm getirmektir ve böyle olmaya da devam edecektir; FARC gerillalarının terhis edilmesini kabul etmiyoruz. FARC-EP bünyesine dâhil herhangi bir grubun silahları bırakmayı kabul etmesi nüfusunun yarısından fazlasının bizi desteklediği Kolombiya halkına karşı ihanettir ve Masonlara hizmet etmektir.
Ayrılmış yerleşim merkezleri Kolombiya’ya sosyal adalet ve gerçek bir barışı getirmek için savaşan gerillalar için kurulan toplama kamplarıdır. Her Kolombiyalı, sunulan toplanma bölgelerinin açık hava hapishaneleri olduğunu ve hiç kimsenin bu tuzaklara girmek istemeyeceğini anlayacaktır.
Teklif edilen siyasi garantilere inanmıyoruz; hiç kimse, devlet ve yasama gücü ile paramilitarizm arasında son günlerde ilerleyen ve toplumsal sınıfa karşı en kanlı ve en hain doğrudan ilişkisinden dolayı masum olamaz.
Amaç, tarım reformu adı altında yanılgı yaratmaktır; burada köylülerden gasp edilen ve daha sonra çeşitli devlet birimlerinin idari yolsuzluklarıyla yasallaştırılan ve toprak sahiplerine verilen toprakların üzerine yatmaktır.
Kişisel hiçbir çıkar gözetmeksizin yalnızca halkımızın refahı ve insana yakışır bir yaşama sahip olması umuduyla mücadele eden devrimcilere cezalandırılmasını kabul etmiyoruz, Kolombiya’yı bu sefil savaşa sürükleyenler cezalandırılmalıdır. Savaşı ticarete dönüştürenler, öldürülen her kelle için bir fiyat koydukları 2000’li yıllarda öldürülen 5.000 köylü için durum bu olmuştur.
Bugün bu olaya “pozitif yanlışlık skandalı” diyorlar (FARC ve ELN gerilla güçleri ile devlet arasındaki silahlı çatışmanın bir parçası olan bir dizi cinayet); Burada, binlerce açlıktan ölen çocuğun da sorumluluğu vardır ve buna cevap vermek zorundalar. İnsanlığa karşı işlenmiş suçlar arasında açlıktan ölen çocuklardan daha büyük suç yoktur. Ancak Kolombiya adaleti bu davalar için çok az şey yapar veya hiçbir şey yapmaz, zenginleri ve çıkarlarını savunmak için adalet mekanizması kurulur. Bununla birlikte, şüpheli bir gazeteci olan Salud Hernández, ELN yoldaşlarımız tarafından bu sebeple alıkoyulmaktadır. Şu durumda daha önemli olan nedir şüpheli bir gazetecinin alıkoyulması mı yoksa 5000 çocuğu aç bırakmak ve bu insanların ekmeğini çalan bir avuç zengin hırsız mı?
Bu nedenlerle, Armando Ríos FARC-EP Birinci Cepheyi terhis etmemeye karar verdik, Gerilla örgütünün geri kalanı tarafından alınan karardan bağımsız olarak, halkın ve halkın iktidarı ele geçirme mücadelesine devam edeceğiz. Silahlı mücadeleden vazgeçen, silahlarını bırakan ve sivil hayata yeniden katılanların kararlarına saygı göstereceğiz, onları düşmanlarımız olarak görmüyoruz.
Tüm kadın ve erkek gerillaları, milisleri ve genel olarak FARC-EP’nin silahlarını teslim etmesini ve terhis edilmesini kabul etmeyen kitleleri, FARC örgütü olarak güçlerini birleştirmeye ve Jacobo Arenas, Manuel Marulanda Vélez, Jorge Briseño, Bolivar gibi bu haklı dava için hayatlarını feda edenlerin bize emanet ettiği çizgiyi sürdürmeye davet ediyoruz.
Kolombiya’nın ve dünyanın tüm ezilen kesimlerinin Mücadeleye devam eden gerillalarla dayanışmasını istiyoruz.
Gerekirse ölmeye evet, ihanete hayır; hepimiz oligarşiye karşıyız!
Yenilmemek için değil kazanmak için savaşıyoruz!
Kaynak: http://cedema.org/ver.php?id=7277
Diz çökmüşlerin ve ikna edilmişlerin barışı
Tarih: 01 Nisan 2018
Grup: FARC-EP Ayrılıkçılar
Ülke: Kolombiya
Kategori: Bildiri
Gönderen: Rodrigo Cadete
Ülkenin mevcut siyasi senaryosunda, Kolombiya başkanlık seçimlerine umut besleyenler de var hiç umutlu olmayanlar da. Terhis edilen askerlerin bağlı olduğu parti, popüler bir adayın Nariño’nun sarayına oturacağını ümit ediyor, mevcut kapitalist rejimin siyasi, ekonomik ve toplumsal durumunu yanlış okuyorlar. Kolombiya’daki politik-silahlı çatışma ve toplumsal çatışmanın nedenleri hala ortalık yerde duruyor; gül amblemli parti sekreterliğinde günümüzde bulunan hainler, gerçek ayrılıkçılar, sözde “barış anlaşması”nın onlara sağladığı rahatlığa boyun eğmeye çalışması şaşırtıcı değil; Yoldaş Manuel ve yoldaş Jacobo’nun tohumunu ektiği idealleri Kolombiya oligarşisinin kendilerine sunduğu sefahat karşılığında değiştirdiler; yurtdışı seyahatleri; zırhlı arabalar; güvenlik planları; lüks daireler; Turizm; Bolluk; Pahalı içecekler; Militarist liderliği ve gerici oligarkları olanca sevgileriyle kucakladılar; emeğin eski emek savaşçıları tarafından sömürülmesi; cephe mücadelesi ile kazanılmış kaynakları çalarak, kişisel çıkarları için biriktirerek, 53 yıllık mücadeleye mal olan bu uğurda her şeyini vakfeden ve bu değerli mücadelede hayatlarını veren kadın ve erkeklerin iyi niyetinin fedakârlığını sattılar.
Devrim şehitlerimizin hayatını verdiği inanmışlık nerede kaldı? Teslim olmuş entelektüellerin başarısız söylemlerini nereye koyacağız? Bu diz çökme ile belki de Gustavo Petro, Sergio Fajardo, Humberto de La Calle veya Piedad Córdoba ile anlaşmayı (sözleşmeyi) kurtaracaklarına inanıyorlar. Duque veya Lleras, seçilen parlamento çoğunluğunun sömürücü, burjuva, toprak sahibi ve aşırı sağ sınıf olduğunu bilerek kazansa ne olurdu ki? Anlaşma korunacak mıydı?
Bizler FARC-EP olarak, kurtarıcı Simón Bolívar ve Manuel Marulanda Vélez’in düşüncelerinden esinlenen Marksist-Leninist niteliğe sahip, işçi sınıfı ve silahlı halk gücünün partisi olmaya devam ediyoruz.
Kolombiya halkına söylemek isteriz ki mücadelemiz haklı ve meşrudur; meşru siyasi hakkımızı elde etmek için silahlı mücadeleyi benimsiyoruz ve Simon Bolívar, Manuel ve Jacobo yoldaşların izinden yürümeye devam etmeyi seçtik.
Kolombiya Devrimci Silahlı Kuvvetleri/Halk Ordusu (FARC/EP) – Kolombiya Dağları
Kaynak: http://cedema.org/ver.php?id=8049
Ivan Duque hükümeti, toplum ileri gelenlerinin ve kırsal bölge liderlerinin kanını dökerek “Geleceğin Bölgeleri” tasarlıyor
Tarih: 21 Temmuz 2020
Grup: ELN – Ulusal Kurtuluş Ordusu
Ülke: Kolombiya
Kategori: Bildiri
Devletin terör politikası toplum ileri gelenlerinin ve kırsal bölge liderlerinin öldürülmesini planlıyor, Kolombiya-Venezüella sınırında yeni kurbanlar ortaya çıktı. Cúcuta Belediyesi Toplumsal Gözetim Eylem Kurulu’nun bileşenlerinden biri olan Catatumbo Köylü Birliği’nin (Ascamcat) aktif üyesi olan toplum ve kırsal kesim lideri Ernesto Aguilar Barrera’nın paramiliter uyuşturucu karteli Los Rastrojos tarafından düzenlenen suikastle öldürülmesinin ardından öldürülen diğer liderlerin cesetleri ortaya çıkıyor. Olaylar 18 Temmuz’da Totumito köyü, Carboneras ilçesi, Tibú belediyesi sınırları içinde meydana geldi.
Son olaylar, köklerinin kazınmasına karşı direnen köylülerin öne çıktığı bir zamanda, bu yıl 18 Mayıs’ta meydana geldi, aynı bölgede ordu tarafından düzenlenen suikast sonucu lider Digno Emeritus Buendía Martínez’in öldürüldü. Aynı olayda, üç köylü de yaralandı.
Vigilancia Bölgesi, 2006 yılında yasal olarak onaylanmasından sonra Kolombiya Öz Savunma Kuvvetleri’nin yeniden bir araya getirilmesinin ürünü olarak uyuşturucu karteli Los Rastrojos çetesinin yerleşme bölgesi olmuştur; Bu çete, Kolombiya oligarşisi ve ABD tarafından Venezüella’ya saldırma, ayaklanma ve direnişi bastırmak, terör yaymak ve Norte de Santander eyaletindeki siyasi rakiplere karşı her türlü cinayetin işlenmesi için kullanılan bir araç haline dönüştürüldü.
Kolombiya Devletin Güvenlik Örgütleri ve Rastrojos uyuşturucu karteli arasındaki suç ortaklığı sonucu, kartelin uyuşturucu ve koka bitkisi kaçakçılığı faaliyetlerini sürdürmek için merkez üssü olarak sınırı kullanmalarına izin verildi.
Iván Duque Hükümeti’nin Catatumbo ve sınır planları, doğal kaynakların yağmalanması, yerel halkın yasadışı biçimde zorla topraklarından kovulması, palmiye yağı tarım endüstrisinin dayatılması, toprakların askeri bölgeler haline getirilmesi planları, örgütlü direnen toplulukların uyguladığı siyasi muhalefet tarafından kesintiye uğratıldı.
Ulusal hükümet, yaşamları ve bölgelerini savunmak, doğa varlıklarının korunması, sürdürülebilir kalkınma, yasadışı tarım dayatmalarına direnmek, toplumsal dönüşüm ve gerçek barış için mücadele eden bu topluluklara karşı baskı ve devlet terörü uygulamaya devam ediyor.
Devlet ve devletin işbirliği yaptığı paramiliter güçler tarafından bu bölgenin toplum liderlerine ve yaşayanlara karşı işlenen bu suçlar, İşadamları, Çokuluslu şirketler ve Devlet tarafından “Geleceğin Bölgeleri” olarak adlandırılan bu bölgeleri kurmak için devlet terörü kullanma planının bir parçasıdır.
ELN, mağdurların aileleriyle, yerinden yurdundan cebren kovulan topluluklarla dayanışma içerisindedir ve Kolombiya Devleti’nin terör ve ölüm politikasına karşı koyacağına dair verdiği taahhüdü bir kez daha tekrarlar; aynı şekilde, bu iğrenç olaylardan sorumlu olanları ortaya çıkarma eylemleri gerçekleştirmeleri için ulusal ve uluslararası insan hakları örgütlerine çağrıda bulunmaktadır.
Kolombiya emekçilerindir!
Bir adım bile geri atmayız !
Ya Özgürlük ya Ölüm !
Kuzeydoğu Savaş Cephesi Komutanı Manuel Pérez Martínez – Ulusal Kurtuluş Ordusu (ELN)
Kaynak: http://www.cedema.org/ver.php?id=8740
Cauca’daki durumla ilgili bildiri
Tarih: 29 Temmuz 2020
Grup: FARC-EP (İkinci Marquetalia)
Ülke: Kolombiya
Askeri “istihbarat” Cauca’da* bir ölüm laboratuvarı başlattı. Operasyon şekilleri şu: İsyancı örgütler adına, örgütün mücadelesi, askeri hedefleri hakkında yalan bildiriler yayınlamak; sokağa çıkma yasakları uygulamak ve her yerde insanları tehdit altında hissettirmek. “İstihbarat”a bağlı psikopat ekipler kaosu yaymak ve eyaleti kan gölüne çevirmek için var gücüyle çalışıyor. Silahlı örgütleri birbirleriyle çatıştırmaya uğraşıyorlar; Böylece örgütler birbirlerini kıracak ve böylelikle halk üzerinde endişe ve korku iklimi yaratılmış olacak, daha sonra toplum liderlerini şeytanlaştırarak en nefret edilen figürler haline getirmek peşindeler.
Cauca’da değil ülkenin doğusunda bulunan FARC-EP Vladimir Stiven Grubu (İkinci Marquetalia), şiddeti kışkırtmak için ordunun suç “istihbaratı” tarafından bahane olarak kullanılıyor. Hasta beyinlerin bu şekilde operasyon yürütmesi sadece uluslararası insan hakları örgütleri tarafından değil, aynı zamanda vatandaşlar tarafından da korkunç bir savaş suçu olarak şiddetle kınanmalıdır.
Yozlaşmamış bir istihbarat teşkilatı şiddet ve ölümü değil, uyumu, anlaşmazlıkların barışçıl çözümünü teşvik etmelidir.
FARC-EP, İkinci Marquetalia, Cauca’da kimseyi tehdit etmiyor, bundan sonra da etmeyecektir. Hiçbir toplum liderine, hiçbir siyasal aktöre, ne de geçmişte Manuel Marulanda Vélez ve Jacobo Arenas’ın FARC’ın bu insanların en kutsal ve atalarına saygısını sunarak bir anlaşma imzaladığı kadim yerli halklara ve yetkililerine zarar vermemiştir.
İlan ettiğimiz bu olayların Başsavcılık tarafından soruşturulmasını ve sorumluların cezalandırmasını istiyoruz.
Sonuç olarak, Cauca halkı için iyi olanı yapmak anavatan için iyi olanı yapmaktır.
* Cauca; Kolombiya’nın Güneybatı kesiminde bulunan bir bölge olup, Batıda Pasifik Okyanusu’na, Kuzeyde Valle del Cauca eyaletine, Kuzeydoğuda Tolima eyaletine, Doğuda Huila eyaletine ve Güneyde Nariño eyaletine bakan merkez bir bölgedir.
FARC-EP, İkinci Marquetalia