“Düşmesine ramak kalmıştı.”
(Cumhurbaşkanlığı kabine yöneticisi, 2 Aralık 2018)
Bir volkan üstünde
“Her şeyi engelliyoruz! Konuşmayı bırakıp, yapıyoruz” Bu, zincirlenmiş bir Fransız haritasının yanına büyük harflerle asılan slogan. Uzun bir bildiri değil. Neredeyse bir metin bile değil. Bir eylem planı.
Bu mesaj internette çok dolaştı. Elden ele yol kenarlarında, benzinliklerin ve alışveriş merkezlerinin yanında. “Hep beraber engelliyoruz.” Bu seferki bir prensip ya da tehdit beyanı değil, ne de defalarca tekrarlanmış sendikal bir üfürme. Bu verilmiş bir söz. 2018 Kasım ayının başındayız. Ülkenin her yerinde küçük gruplar buluşuyor, konuşuyor, örgütleniyor.
Bu girişim, benzin fiyatının artışına karşı yüz binlerce kişi tarafından imzalanan dilekçenin sonrasında gelişti. Amaç? Kavşakları, yolları ve hassas noktaları ele geçirip ülkeyi felce uğratmak.
Seçildiği günden itibaren Macron, olağanüstü bir şiddet makinesinin düğmesine bastı. Birkaç ay öncesinde ilkbaharda, üç cepheye eş zamanlı olarak saldırdı. Alışılmadık bir şekilde çevik kuvveti üniversitelere yollayarak öğrencilere… Üç aylık grev ve protestoları, yalnızca göz yaşartıcı gaz ve sorguya çekilmelerle cevaplanmış demiryolu işçilerine… Ve binlerce jandarma, zırhlı, asker ve helikopter eşliğinde, büyük bir baskınla Notre-Dame-des-Landes ZAD(1) savunma alanına. Macron, yolunun üstündeki bütün direnişleri eziyordu. Hatta Benella olayının(2) patlak verdiği zaman kadar inanılmaz geçen yaz dönemi bile onu sarsmamıştı.
Mümkünler evreni
2018 sonbaharında yaşananlar oyunun kurallarını altüst ediyor. Bir yandan Pujadist(3) yahut ayaktakımının işi olarak adlandırılan bir harekete yapılan eleştiriler duyulurken bir yandan da onu sahiplenmeye çalışanları görüyoruz. Televizyonda bu anlaşılması zor ama medyatik etkisi büyük hareket sorgulanıyor. Hükümet ise nefesini tutmuş.
17 Kasım, yüz binlerce insan kavşaklarda, yollarda. İz bırakmadan kaybolmadan önce, iki bulvar arasında eylem yapamadığı için memnuniyetsiz bir Sarı Yelekli topluluğu. O gün ülkedeki alışveriş merkezleri bomboş ve bir süre sonra da birçok insan milyonlarca Euro zarardan şikâyet edecek. Tüm Fransa’da kavşaklar, köprüler ve önemli yollar işgal edilmiş. Çatışmalar Nantes’ın çeperlerinde olduğu gibi Paris’in kalbinde de patlak veriyor ya da bir Breton ilçesinde. Gece geç saatlere kadar. Moselle’de çevik kuvvet molotof kokteyliyle karşılanırken Nice’te gülerek “parasız geçiş” operasyonu organize ediliyor. Réunion Adası’nda ayaklanma zaten başlamış. İtaatsizlik, direnme, isyan ve dayanışma jestleri sayısız, çeşitli, eş zamanlı ve kontrol edilemez.
Aynı günün akşamı Sarı Yelekliler vakit kaybetmeden sosyal medyada İkinci Eylem’in sözünü veriyor. Bu birçoğu için ilk sokak ve toplu mücadele deneyimi. Örgütlü olanların reflekslerine sahip değiller. Hiçbiri yetkililerle pazarlık edeceğini, okunaksız bir broşür yazacağını yahut yönetim noktalarının az ötesinde sessizce gösteri yapacağını hayal etmiyor.
Başkan Élysée’de mi? Dünyanın en güzel caddesine ve onun iki adım ötedeki sarayına yayılıyoruz. Benzin çok mu pahalı? Ülkenin büyük petrol rafinerileri etrafında barikatlar kuruyoruz. Hükümet bizi dinlemiyor mu? Kalabalığı yavaşlatmak için engel tanımadan kavşakları işgal ediyoruz. Hüküm süren iyimserlik ve güç, yenilmez görünüyor.
Kasım ayının sonunda mümkünler evreni geniş. Yirmi yıldan uzun süredir muktedirler “tarihin sonu” tezini somutlaştırmayı umuyor. Ve bütün itirazlar birbiri ardına gelen hükümetler karşısında parçalanıyor. Mevcut ekonomik rejimin alternatifi yok. Sarı Yelekliler kuralları bozuyor. Tarih kitabını yeniden açıyor.
Akıllarda devrim. Sınıf mücadelesi imkânı en düşük şekilde geri dönüyor: neon rengiyle!
Büyük korku
Nantes kapılarındaki büyük kavşakta palet ve lastik yığınları bir haftadır yanıyor. Yol kenarındaki ocak ve fenerlerle dolu kulübe, hareketin destekçileri tarafından bağışlanan yiyeceklerle dolup taşıyor. Ağır vasıtalar son ses kornalarıyla direnişçileri selamlıyor. Gece hava buz kesiyor. Gündüz yağmur yağıyor. Bazı Sarı Yelekliler bu nemli soğukta günlerce yaşadı. “Bir seferinde, sabahın köründe dikenli çalıların arasında uyuyan birini bulmuştuk” diye anlatarak gülüyorduk. Bir tesisatçı ateş etrafındayken “Grev yapamadığımdan dolayı, kavşak işgaline katılmak için izin aldım” diye anlatıyordu. Başka bir yerdeyse, şehrin etrafındaki birçok radarı yerle bir etmekle övünüyorduk yahut gecenin bir yarısı Loire Nehri’nin üstündeki Cheviré Köprüsün›ü kapatmakla. Benzer sahneler Fransa’nın her yerinde yaşandı. Kış gelse de, doğmakta olan bu hareketi canlandıran kusursuz bir kararlılık ve coşku hâkimdi. 24 Kasım, her yerde eylemler gerçekleşiyor. Ama bunu “tek”miş gibi gösteren Champs-Élysées görüntüleri. Paris’in kalbinde, kolluk kuvvetlerinden oluşmuş bir hatla kapatılmış cadde girişinde, ilk çarpışmalar öğleden önce başlamıştı bile. İsyan 10 saat sürecek. Barikatlar dünyanın en tanınmış caddelerinden birinin üstünde. Kaldırımlar ülkenin gündeminde.
Gaz maskelerinin kalıcı dumanı Noel süsü. Lüks butiklere yayılıyor. Dört bir yanda süren eylemler kolluk kuvvetlerine doğru bir ileri bir geri gidip gelen dalgalar oluşturuyor. Bu sahne o anda çevredeki diğer sokaklarda da tekrar ediyor. Yıkılıp yeniden inşa edilen her boydan barikatın haddi hesabı yok.
Kalabalığı oluşturanlar çok çeşitli. Sarı cübbelerinde şehirlerinin plakasını taşıyan ellili yaşlarda taşralılardan, yüzlerinde sarı maskeleriyle Paris banliyösünden gelen gençlere, kortej başında siyah yağmurluklarıyla duranlardan, jandarmaların karşısında ilerleyen genç kadınlara. Hatta öfkelerini göstermeye niyetlenmiş royalistler ve aşırı sağ küçük bir grup bile var.
Gece karanlığında caddeye enlemesine dikilmiş birçok barikat alevler içinde. Lüks bir restoranın sundurması alev alıyor. Noel süsleri eriyor. Bir komiserin arabası yanıyor. Ve helikopter sesi. BFM televizyonu “kırka yakın aracın ateşe verildiğini”, güvenlik kameralarının zarar gördüğünü ve Dior mağazasında “1 milyon Euro’luk lüks tüketim ürününün” yağmalandığını duyuruyor. Gece vakti, Ciotat’ta bir otoban gişesi ve Hénin-Beaumont’ta bir Burger King dükkânı ateşe veriliyor.
Cumartesi günü, Üçüncü Eylem. Başkentte ayaklanma. Böyle bir günü anlatmak imkânsız. Kesin olan tek şey, Paris sokaklarının on yıllardır bu denli bir ayaklanmaya tanık olmadığı. Valence, Brest, Pau ve Beauvais’den gelen on binlerce eylemci kelimenin tam anlamıyla baskıcı düzeneğin etrafını kuşatıyor. Polis geri çekiliyor. Zafer Takı işgal altında ve grafitilerle kaplı. İsyan giderek başkente yayılıyor. Noel çelenkleriyle aydınlatılmış gezegenin en turistik sokakları savaş alanına dönüyor. Gaz bombası biten çevik kuvvet, öfkeli Sarı Yeleklilere taş atıyor. Zenginlere ait konaklar ateşe veriliyor. Akşam yüzlerce barikat kuruluyor. Yüze yakın araç yakılıyor. Hatta bir eylemci grubunun akşam Elysée kapılarına ulaştığı bile anlatılıyor.
O akşam, İçişleri Bakanlığı’ndan üst düzey bir bürokrat üzülerek İçişleri Bakanı’na “kaybettik” haberini veriyor.
Erime
1 ve 8 Aralık tarihleri arasında iktidar eriyor. 4 Aralık’ta Auvergne’de, Macron bir grup Sarı Yelekli tarafından yuhalanıyor. Gençler zaten 3 Aralık pazartesinden itibaren sokaklara inmişti. Yüzlerce lise işgal ediliyor. Üniversiteye giriş sistemine karşıt binlerce genç isyana katılıyor. Bézier’den Paris banliyösüne kadar ateş yayılıyor. Ve baskı, daha önce görülmemiş sertlikte. 18 yaşın altındaki binlerce genç birkaç gün içinde gözaltına alınıyor. Mantes-la-Jolie’deki polis baskının görüntüleri dünya basınında. Polisin nişan aldığı beş lise öğrencisinin gözü kör oluyor.
Devletin üst kademelerinde dehşet hâkim. Sıradaki eylemden başka hiçbir şey düşünmüyorlar. İnanılmaz ama gerçek: Soğuk Savaş sırasında cumhurbaşkanı ve eşini korumak için inşa edilmiş atom bombasına dayanıklı eski sığınağı hazırlıyorlar. Her ihtimale karşı! Uzman bir polis ekibi Sarı Yeleklilerin Elysée’ye yer altından saldırmasından korkarak Paris lağımlarını gözlüyor. Macron’u çıkarmak için bir helikopter sarayda hazır tutuluyor.
Organize eden yok. Muhatap yok. Macron’a yönelik su mesaj dışında belirli bir emir yok: “Seni evinden almaya geliyoruz.” Bu iktidar için bir kâbus. En kararlı kortej başından bile beter bir kâbus. 8 Aralık, zırhlılar Paris’te konuşlanıyor. 100.000’e yakın polis alanı çevreliyor. Özel tim plastik mermi sıkarak görülmemiş bir şiddetle eylemcilere saldırıyor. 8 Aralık akşamı hükümetin korkusu o denli büyük ki Elysée Sarı Yelekliler tarafından ele geçirilmediği için kendilerini tebrik ediyorlar. Ancak başkentteki maddi zarar önceden gerçekleşenleri geride bırakıyor. Sadece belediye binası için yaklaşık 10 milyon Euro.
Aralık ayının yarattığı şok dalgası hafiflemeyecek, tüm hafızalara kazınmış olarak kalacaktı. Sarı Yelekliler’in başkaldırısı daha yeni başlıyordu.
Artçı birlik
Pujadist, ayaktakımı, ırkçı… Sol, tüm klasik kalıpları sarsan bir hareket karşısında şaşa kalmışken ülke çalkalanıyor. Kolaylarına geldiği için, en kalın kafalı eylemciler Sarı Yelekliler’i aşırı sağ bir hareket olarak sınıflandırıyor. Sol cevreler, bilinmez karsısında biz bizeliğin rutininden ve rahatlığından çıkmanın büyük korkusunu yaşıyor. Ancak, sokağa çıkan tam da bu, sol tarafından unutulmuş ve ihanete uğramış halk. Çalışanlardan ve geçici işçilerden, hasta bakıcılardan ve işsizlerden, yolda çalışanlardan ve hemşirelerden oluşan halk! Uzun zamandır oy kullanmayan ya da doğru düzgün kullanmayan bir halk, ama mücadelenin içinde değişen bir halk. On binlerce Sarı Yelekli için hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.
Hareketin başlangıcında aşırı sağın varlığı su götürmez bir gerçek. Özellikle, siyasi üstünlüğün uzun zamandır sağ kanatta olduğu ve baskın söylemin sadece her şey kötüye gittiğinde sorgulandığı umutsuz bölgelerde. Ne 30 yıldır ekranlarda yapılan güvenlikçi ve ırkçı propagandadan ne de endişe veren siyasi söylemden hasar görmeden çıkmak mümkün değil. Ama 17 Kasım’dan bir süre sonra aşırı sağın katılımının az olduğunu kim inkâr edebilir. Mücadele ederek öğreniyoruz. Farklı dünyalar birbiriyle tanışıyor. Kültürel savaş icraatla kazanılır fikirle değil!
Aralık ayında sendika yönetimleri Sarı Yelekliler’e karşı hükümetin arkasında duracaktı. 10 Aralık’ta, oldukça medyatik “Sosyal Ortaklar” konferansında CGT Sendikası Elysée’ye açıkça boyun eğdi. Birçok CGT üyesinin eylemlere katılmasına rağmen, sendika başkanı Sarı Yelekliler’i desteklemeyeceğinin teminatını verdi. Sözünü tutacak ve pasif kalmaya devam edecekti. Benzeri görülmemiş baskı sırasında bile. Liseliler kitlesel olarak gözaltına alınırken de. Hatta polis, kortejdeki insanları seri bir şekilde sakatlarken de saldırmazlık anlaşmasına saygı duyacak ve hükümeti koruyacaktı.
Sarı Yelekliler kelimenin alışılmış anlamıyla militan değiller. Kanıtı da yaptıklarına gerçekten inanmaları. Hesap kitap yapmıyorlar. Eylem halindeyken öğreniyorlar. Sarı Yelekliler imkân ve destek olmaksızın iktidarı titretti.
Ya şimdi?
Yolların tutulmasının üstünden 5 ay geçti. Boksör Christophe Dettinger Sarı Yelekliler’e katılıp polis yumrukladıktan sonra iki yıl hapis cezasına çarptırıldı ve eylemcilerin Parlamento İşlerinden Sorumlu Devlet Bakanlığı binasına girmesiyle bakan ve hükümet sözcüsü arka kapıdan kaçırıldı. Yaşlılar polis tarafından ezildi, lise öğrencileri ağır yaralandı. Gösteriler yasaklandı ve caydırıcı cezalar verildi. Halen her cumartesi binlerce Sarı Yelekli kararlılıkla sokağa çıkmaya, bedenlerini ve özgürlüklerini ortaya koymaya devam ediyor.
Fransa her şeyin mümkün olduğu bir türbülans alanına girdi. Faşist eğilim kadar genel başkaldırı da mümkün. Tarihin kitabi yarın yazılır!
Kronoloji
17 Kasım: Tahminlere göre 300.000 ve 1 milyon arası insan yolları işgal edip kapattı. 400’den fazla yaralı, 1 ölü var. Nantes’ta çatışmalar alışveriş merkezleri etrafında sürüyor.
19 Kasım: Polis sokaktaki kalabalığı dağıtmaya başlıyor. Strasbourg’ta ilk hapis cezası veriliyor.
20 Kasım: Ona yakın yakıt deposu işgal edildi. Güneydeki benzin istasyonlarının üçte birinde benzin yok. Nantes’ta Cheviré köprüsü işgal ardından kapatıldı.
22 Kasım: Réunion Adası’nda eylem başlıyor. Macron’un yakıt vergisi konusunda ilk geri adımı. Fransa’daki yedi petrol rafinerisinden altısını ve iki petrol deposunu etkileyen bir grev hareketi başlıyor.
24 Kasım: İkinci Eylem’in etkisiyle Champs Elysées’de muazzam bir isyan başlıyor. Beş bin gaz bombası atıldı, iki kişinin kolu koptu, iki kişinin gözü kor oldu, yüzlerce yaralı var. Lüks mağazalardan milyonlarca Euro’luk ürün yağmalandı. Başkentte on binlerce otel rezervasyonu iptal edildi. Champs Elysées’deki isyanın görüntüleri tüm dünyada yankılanıyor.
29 Kasım: Lise öğrencileri harekete katıldı ve vahşi bir baskıya maruz kaldı.
1 Aralık: Nantes’ta havaalanı pisti işgal edildi. Paris isyanda. Zafer Takı işgal altında, güzel mahalleler yanıyor. 10.000 biber gazi, 300 patlayıcı atılıyor. Dijon, Toulouse, Bordeaux’da isyan. Puy-en-Velay valiliğinde ve otoban gişesinde yangın.
2 Aralık: Gece, Narbonne’da otoban gişesinde yangın ve bir grup jandarma kaçmak zorunda kalıyor. 80 yaşındaki Zineb Redouane Marsilya’da polis kurşunuyla öldürülüyor.
3 Aralık: 3000 nüfuslu Ardèche’te bir gencin sorgulanmasının ardından isyan başlıyor.
6 Aralık: Daha önce görülmemiş bir baskıyla karşılasan lise ve üniversite öğrencilerinin Nantes’ta en çok sokağa döküldüğü gün. Ateşe verilen birçok araba var ve çatışmalar sürüyor. 146 gözaltı. Gece bir mağaza vitrini çekiçle kırılıyor. Hükümette panik had safhada.
8 Aralık: 89.000 polis görevlendiriliyor. Paris’te bir suru zırhlı araç. Önlem için 1300 kişi sorguya çekiliyor. Yüzlerce yaralı, gözü kor edilen birçok insan. Elysée’de bir helikopter Macron’u binadan çıkarmak için hazır bekliyor.
10 Aralık: CGT sendikasının başı çektiği “Sosyal Ortaklar” kendini Elysée’ye teslim ediyor ve devam eden ayaklanmadan yana olmaktansa düzenden yana oluyor.
15 Aralık: Nantes’ta dondurucu yağmurun altında binlerce eylemci. Paris’te atlı polisler iş başında.
17 Aralık: Yol inşaatı şirketi Vinci, otoban gişelerinde 10 milyon Euro’luk zararı olduğunu açıklıyor.
22 Aralık: Noel’den bir önceki gün Nantes’ta en az 4000 insan sokakta. Kortejler her yerde. Valilik ve belediye binası saldırı altında. En az 5 saatlik çatışma. Eylemciler merdivenlerle valilik binasına tırmanmaya çalışıyor, nerdeyse başarıyorlar. Paris’te isyan. Bir polis memuru tabancasını çıkarıyor.
24 Aralık: Sokaklarda Noel.
27 Aralık: Sarı Yelekliler Ouest France yerel gazetesinin matbaasını işgal ediyor.
29 Aralık: Nantes’ta polis tarafından ağır şekilde yararlanan bir genç komaya giriyor.
5 Ocak: Saint Nazare Köprüsü işgal ediliyor. Valilik önünde yangın. Sarı Yelekli kadınlar eylem yapıyor. Nantes’ta 5000 eylemci çatışıyor. Paris’te bakanlık binasına girilmesiyle hükümet sözcüsü Benjamin Griveaux polis tarafından binadan çıkartılıyor. Boksör Christophe Dettinger yere düşmüş bir kadını korumak için jandarmaları yumrukluyor.
12 Ocak: Narbonne mahkemesi bir Sarı Yelekli’yi rafineri eylemini örgütlediği için 6 aylık hapis cezasına çarptırıyor. Nantes’ta 8000 eylemci sokaklarda. Lüks arabalar ateşe veriliyor. Baskı çok şiddetli.
19 Ocak: Onuncu Eylem, Rennes, Nantes ve Angers’de çatışmalar ve göz yaşartıcı gaz yağmuru eşzamanlı sürüyor. Angers’de barikatlar kurulurken Rennes ve Nantes’ta yaralılar var. Ülkenin batisi alevler içinde. Üç şehirde toplam 10.000 eylemci var.
22 Ocak: Toulouse’da bir Sarı Yelekli jandarma helikopterine lazer tuttuğu için 1 yıl hapis cezası alıyor. Polislere prim veriliyor.
23 Ocak: İktidar partisinden bir milletvekilinin evi sarıya boyanıyor.
25 Ocak: Aşırı sağ ve hükümet el ele verip “yıkıcılık karşıtı” yasayı oyluyor.
2 Şubat: On ikinci Eylem, Nantes’ta royalistler ve néo-naziler Sarı Yeleklilerle çatışıyor. Kendilerini korumak için polisin arkasına sığınıyorlar.
12 Şubat: Paris’te bir fırıncı, silahlı bir polisin dükkânına girmesini reddettiği için yakalanıp gözaltına alınıyor.
16 Şubat: 3000’den fazla eylemci Nantes’ta mermi ve gaz yağmuru altında.
19 Şubat: Donges Rafinerisi tamamen işgal altında. Rennes’de özel tim iki eylemciyi evinde sorguya çekiyor.
24 Şubat: Bölgesel On Beşinci Eylem için Rennes’de 4000 eylemci toplanıyor.
28 Şubat: Caen’de bir Sarı Yelekli, sapanla bilye attığı için 3 yıl hapse mahkûm ediliyor.
3 Mart: On Altıncı Eylem, Nantes’ta beş bin eylemciye ağır bir baskı var. Bir “Halk Evi” açılıyor ve polis tarafından derhal boşaltılıyor.
12 Mart: On Yedinci Eylem, Nantes’ın en büyük alışveriş merkezi işgal ediliyor, çatışmalar sürüyor.
16 Mart: On Sekizinci Eylem için Paris’te müthiş bir seferberlik var. Fouquet’s Restoranı ateşe verilmiş, Black Bloc anarşist grubu kalabalık tarafından alkışlanıyor.
İsyan on saat sürerken, ülkenin en lüks caddesinde binlerce insan “Devrim” diye haykırıyor.
23 Mart: Nice’te polis müdahalesinden sonra 71 yaşında “barış” bayrağı taşıyan bir kadın yerde kanlar içinde.
30 Mart: Eylemciler silah fabrikasını hedef alıyor. 6 Nisan: Yirmi Birinci Eylem, Nantes’ta polis o kadar çok gaz sıkıyor ki panayır yeri boşaltılıyor. Çıkmaz bir sokakta polis tarafından sıkıştırılan eylemciler dövülüyor ve gaz sıkılıyor.
11 Nisan: “Yıkım karşıtı” yasa yürürlüğe giriyor. 13 Nisan: Nantes’ta polis eylem öncesi bandrol hazırlayan 15 kişiye baskın yapıyor.
16 Nisan: Lyon’da bir eylemci yüzünü maskeyle kapattığı için 2 ay hapis cezasına çarptırılıyor.
17 Nisan: Polis tarafından yaralanan Sarı Yelekliler hastaneye kaldırılıyor.
20 Nisan: Yirmi Üçüncü Eylem, bağımsız gazeteciler sorguya alındı. Başkentte 170 motorlu polis ve saldırıya hazır onlarca polis köpeğiyle 20.518 kez önlem amaçlı kontrol yapıldı.
Mayıs: Bu daha başlangıç!
Dipnotlar:
1) ZAD (Savunma alanı): 2009 yılında Fransa’nın Nantes kentine 20 km uzaklıktaki Notre-Dame-des-Landes’ta havaalanı inşaatını engellemek için toplanan insanların oluşturduğu direniş hareketi.
2) Benalla olayı, Emmanuel Macron’un 2017 yılında cumhurbaşkanlığa seçilmesiyle güvenlik görevlisi olarak atanan Alexandre Benalla’nin 1 Mayıs 2018’de çevik kuvvet kılığına girerek eylemcileri döverken çekilen görüntülerin basına sızmasıyla patlak vermiş ve görevden alınmasına rağmen diplomatik pasaportlarını kullanmaya devam etmesiyle sürmüştür.
3) Pierre Poujade’in önderliğinde 1953’te ortaya çıkıp 1958’de etkisi azalan ticaret ve zanaatla uğraşanların korunmasını hedefleyen Fransız siyasi ve sendikal hareketi. Günümüzde, sağ ve aşırı sağ çevrelerce sahiplenilmiş olup demagoji yapmayı ve gerici düşüncelere sahip olmayı niteleyen aşağılayıcı bir terim olarak kullanılmaktadır.
Kaynak: Nantes Révoltée Dergisi 5. Sayı – 1 Mayıs 2019