Komün Dergi 8. sayısı ile raflarda!

Komün Dergi emekçileri olarak sekizinci sayımızla okurlarımıza merhaba diyoruz.

Ülkemizde yaşanan gelişmeler, önümüzdeki süreçte bugün olduğundan çok daha sert ve yıkıcı toplumsal değişimlerin olacağını gösteriyor. Ekonomik krizin iyice derinleştiği koşullarda Türkiye ve Kürdistan’da büyük siyasi ve toplumsal altüst oluşların yaşanacağı, faşizmin daha da azgınlaşacağı bir dönem bekliyor bizi. İşte böylesi bir dönemde ezilenlerin, sömürülenlerin öfkesini örgütleyebilmek, devrimci ilke ve değerlerin yaşamda karşılık bulduğu koşulları yaratabilmek ve yıkıcılığa cüret edebilmek daha büyük önem kazanıyor.

Bu nedenle, 8. sayımızdaki ilk dosya konumuz “Kolektifin Sesi” başlığı altında, bu konuya ilişkin dört ayrı yazıyı içeriyor. Kendi içinde bütünlük oluşturan bu siyasal perspektif yazılarından ilki “Devrimci Savaş Stratejisi” başlığını taşıyor. Bu yazıda dünyada yeni ve öngöremediğimiz bambaşka bir dönemin başladığı tespitiyle birlikte, dünya devrim güçlerinin içinden geçtiğimiz koşullara uygun teorik zemin ve ilkeleri netleştirerek yeni bir kuruluşu gerçekleştirmek zorunda olduğu belirtiliyor. Ayrıca dünya devrim deneyimlerinin birikiminden yola çıkılarak ve bugünkü nesnel gerçekliğe uygun stratejiyi inşa etme gerekliliğine vurgu yapılarak öncü parti, sınıfların konumu, Türkiye’nin sosyo-ekonomik yapısı, devrimin karakteri, devrimci savaş stratejisi ve silahlı mücadele konuları ele alınıyor.

Bu ana dosyanın ikinci yazısı “Kolektif Rüyamızı Gerçekleştirecek Parti” başlığını taşıyor. Bu yazıda da devrim yapma bilinci ve iddiasıyla yola çıkanların devrimci yıkıcılığı örgütleyebilecek partiyi inşa edebilmeleri için yeni gelişen toplumsallığı kavrayan bir bakış açısıyla bütünlüklü bir parti teorisi oluşturmaları gerektiğine vurgu yapılıyor. Leninist parti modelinin ileriye doğru aşılmasını koşullayan dinamikleri kavrayarak “tarihsel hareketin gerçek ilişkilerinin içinde” onun bir parçası olarak, bugünün gerçekliğini kavrayıp örgütleyebilecek, komünal ilişkilere imkan yaratacak örgütlenmeleri yaratmak gerektiği anlatılıyor. 

Bu dosyanın üçüncü yazısı “Gelişmenin Dinamosu: Eleştiri-Özeleştiri İlkesi” başlığını taşıyor. Devrimci bilincin ve pratiğin ortaya çıkardığı özeleştiri ve eleştirinin kendimize, gerçekliğimize ve oluşumuza dair bir yolculuk olduğunu, aynı zamanda koşulsuz olarak devrimin ve yaşamın içinde olma hali olduğunu anlatan bu yazıda, TDH’nin bugüne kadar kendi varoluşuna dair yaptığı eleştirilerin çok genel olduğu ifade ediliyor. Devrimci mücadele tarihinin aynı zamanda iç mücadeleler tarihi olduğu ve devrimci ortamlardaki düzen değerlerine, anlayışlarına, eğilimlerine karşı yürütülecek eleştiri-özeleştirinin en büyük savaş silahı olduğu anlatılıyor.

Son olarak bu dosyanın dördüncü yazısı ise “Niçin ve Nasıl Örgütlenmeliyiz” başlığını taşıyor. Bu yazıda ise birbiriyle iç içe geçen mücadele ve örgütlenme sorunları birlikte ele alınarak her ikisinin uyumlu ve koordineli ilişkisinin sağlanması gerektiği üzerinde duruluyor. Bugünün örgütsel yapılarının dönemin ihtiyaçlarına neden cevap veremediği sorgulanarak devrimci kopuş ve yenilenmenin hayata devrimci tarzda pratik müdahalede bulunabilmekle sağlanabileceği anlatılıyor. Yaşadığımız dünya ve ülke gerçekliğinde, eski çalışma ve hareket tarzından köklü olarak kopmak ve yeni devrimciliğin taşlarını döşemek gerektiğinin anlatıldığı yazıda, her tarihsel süreç ve dönemeç kendi çağının hareketini, militanını, savaşçısını, örgütünü ve bireyini yaratır vurgusu yapılıyor. 

İkinci dosya konumuz “Yeni Pencereler” başlığı altında iki ayrı yazıdan oluşuyor. Geçen sayımızda yer alan ve içinde bulunduğumuz dünyayı, kapitalizmi yorumlayış ve mücadele tarzımızı derinleştirecek yeni ufuklar açmamız gerektiğini anlatan Tufan Yakın, yeni yazısı “Kuşaklar” ile aynı izi sürmeyi devam ettiriyor. Kuşaklar arası kırılmaların nedenlerini bilince çıkaramayan, gençliğin coşku ve enerjisini sürekli kılamayan devrimci yapıların baştan kaybedeceğini söyleyen yazarımız, kuşak tartışmasının özünün devrimin öncü yapısının inşa meselesi olduğuna vurgu yapıyor.

Bu dosyanın ikinci yazısı ise Ekrem Demirci’nin üç bölüm halinde daha önce sitemizde yayınladığımız “Marksizm’de Selefilik” başlıklı yazısı. Adından da anlaşıldığı üzere; tarihsel olarak düşünsel ve ideolojik anlamda geçmişi geri getirmek isteyen eğilim ve anlayışların eleştirisinden başlayarak, KÖZ üzerinden bütün devrimci kesimlere yönelik bir eleştiri yazısı. Marksizmde dogmatizme, idealizasyona, mutlaklaştırmaya ve taklitçiliğe ilk uyarıyı Marks’ın yaptığını anlatan E. Demirci, siyasal bilince sahip olmayan devrimci örgütlerdeki geçmiş mistifikasyonuna değinerek eskiye dayalı ideolojikleştirme ve teorik sterilizasyona karşı devrimci pratiğin önemine vurgu yapıyor.

Son dosya konumuz ise “Ortadoğu” başlığı adı altında iki ayrı yazıdan oluşuyor.

Dosyamızın ilk yazısı, “Ortadoğu’nun Hegemonya Savaşlarındaki Önemi” başlığını taşıyor. A. Sedat Özgün’ün kaleme aldığı bu yazıda “Dünyanın en fazla savaş görmüş, en kanlı bölgelerinden biri olarak Ortadoğu” nitelemesiyle ele alınan bölge tarihsel ve güncel bağlamlarıyla birlikte ele alınıyor. Tarih boyunca hegemonya savaşlarından başlayarak, jeo-stratejik açıdan, su ve enerji kaynakları açısından, meta-silah pazarı, ucuz işgücü açısından istatistiki verilerle anlatılan Ortadoğu bölgesi, son olarak BOP ve günümüze etkisinin anlatıldığı bölümle sona eriyor.

Dosyamızın ikinci yazısı ise Mehmet Güneş’in “Afganistan Gerçekleri” başlıklı yazısı. Bu yazı geçmişten bugüne Afganistan tarihine ışık tutarken, gerçekle görüntüyü ayıramayanlara, geçmişten bugüne bütünlüklü bakamayanlara, esas olarak da tarihe körleşenlere bir ders niteliğinde. Dünya gericiliğinin kuşatması altındaki Afganistan’da uzun yıllara dayalı devrimci mücadele ve devrim sürecini görmeyip, o dönemin Mücahitlerine olduğu gibi bugünün Talibanlarına da anti-emperyalist sıfatını yakıştıran Sosyal Emperyalizm tezlerine dayalı Marksist yapıları sert biçimde eleştiren yazı, aynı zamanda bugünkü bölgesel savaşları değerlendirmek için de önemli veriler sunuyor.

Bir sonraki sayımızda yeniden görüşmek umuduyla…


DERGİ TEMİN NOKTALARI

ADANA

-Kampüs Kitabevi: Sümer, Mavi Blv. 3-2, 01140 Seyhan

ANKARA

-Turan Kitabevi: Yüksel Caddesi No: 8/B – Kızılay

ANTALYA

Kitap Kurdu Kitabevi: Elmalı Mahallesi, 25. Sokak No: 5/A – Muratpaşa

BALIKESİR

Ezgi Kitabevi: İskele Mahallesi, Barbaros Caddesi No: 3/E Altınoluk – Edremit

BURSA

Ezgi Kitabevi: İhsaniye Mahallesi, Kristal Çarşı No: 7 – Nilüfer

DERSİM

Baran Kitabevi: Behice Boran Caddesi No: 9 – Merkez

DİYARBAKIR

Lilav Kitabevi: Kooperatifler Mahallesi, Akkoyunlu 4. Sokak – Yenişehir

EDİRNE

Bellek Kitabevi: Sabuni Mah. Muhittin Günel İş Merkezi D:Z-08, Balıkpazarı – Merkez

Pardayanlar Kitabevi: Saraçlar Cad. (Finansbank karşısı) – Merkez

ESKİŞEHİR

İnsancıl Sahaf Kitabevi (Adalar Şubesi): Hoşnudiye Mahallesi, Porsuk Blv. No:34 – Tepebaşı

İSTANBUL – ANADOLU YAKASI

Kadıköy Mephisto: General Asım Gündüz Cd. No: 23 – Kadıköy

İSTANBUL – AVRUPA YAKASI

-Tufan Yayıncılık (Komün Dergi Bürosu)Şehit Muhtar Mahallesi, Kurabiye Sokak No: 9/3 – Beyoğlu

Semerkant Kitabevi: Süslü Saklı Sok. No: 5 – Beyoğlu

Medya Kitabevi: Asmalı Mescit Mahallesi, Elhamra Pasajı, İstiklal Cd. No: 130/6 – Beyoğlu

Taksim Mephisto: İstiklal Cad. No: 105 – Beyoğlu

Beşiktaş Mephisto: Sinanpaşa, Köyiçi Meydanı Sk. No: 15 – Beşiktaş

KOCAELİ

Fırat Kitabevi: Ömerağa Mahallesi Belsa Plaza No: 91 5-6 Blok – İzmit