Mezhepler, tarikatlar ve cemaatler (3) – Hüseyin Aykol

Yazının ilk bölümü: https://komundergi11.com/mezhepler-tarikatlar-ve-cemaatler-huseyin-aykol/

Yazının ikinci bölümü: https://komundergi11.com/mezhepler-tarikatlar-ve-cemaatler-2-huseyin-aykol/

***

ı. Yeni Asya çevresi

Yeni Asya Gazetesi’nin İmtiyaz Sahibi ve Yeni Asya çevresinin lideri Mehmet Kutlular, 1938’de Balıkesir’in Gönen ilçesinde doğdu. Kutlular, askerlik için bulunduğu Manisa’da Said Nursî’nin Risâle-i Nurları tanıdı. Kutlular, o zamandan beri Risâle-i Nur hizmetinin içinde bulunuyor. Risâle-i Nur talebelerinin çıkardığı neşriyatın başında bulunuyor.

Yeni Asya çevresini diğer Nurcular’dan ayıran en önemli özellik, siyasi duruştaki farklılık. Yeni Asyacılar, Demokrat Parti’den (DP) hiç vazgeçmedi. DP’nin devamı olduğuna inandıkları partilere destek verdiler. Nurcular’ın ana kolu olarak başlamalarına karşın sürekli bölünmelerle çok kan kaybettiler. Grup, Yeni Asya Vakfı aracılığıyla faaliyetlerini yürütüyor.

ıı. Yeni Nesil çevresi

Yeni Asya gazetesinin kapatılmasının ardından açılan Yeni Nesil gazetesinin başındaki kişi olan Mehmet Nuri Güleç, (Mehmet Fırıncı Ağabey) Said Nursi’yi gören kişilerden biri. Bu yüzden kendisine ağabey deniyor. 1950-1960 yılları arasında bizzat Bediüzzaman Said Nursi’nin yanında hizmetinde bulundu. Said Nursi’yi 1953 yılında Fatih Çarşamba’daki kendi evinde üç ay misafir etti.

Mehmet Fırıncı, daha çok İstanbul’da Nur risâlelerinin yayını, basılması ve dağıtılması işleriyle meşgul oldu. Sözler Yayınevi, Söz Basın, Etkileşim Yayınları, Nesil Yayınları, Nesil Çocuk Dergisi, İstanbul İlim ve Kültür Vakfı gibi hizmet eksenli çalışmaların kurucusu oldu. İstanbul İlim ve Kültür Vakfı Mütevelli heyet başkanıdır.

ııı. Kırkıncı Hoca Cemaati

Said Nursi’nin ölümünden bu yana Nurcular pek çok gruba bölündü. Ancak Said Nursi’nin ölümünden bu yana “talebeler” içinde “Kırkıncı Hoca” olarak tanınan Mehmet Kırkıncı saygın konumunu hiç kaybetmedi. 1955 yılında tanıştığı Said Nursi’nin, “Evlerinizi medrese yapın” çağrısına uyup Erzurum Karanlık Kümbet Medresesi’ni kuran Kırkıncı, yaşamını burada sürdürüyor.

Yayımlanmış çok sayıda dini içerikli kitabı bulunan Mehmet Kırkıncı, ilk iki dönem AKP Erzurum Milletvekili olarak TBMM’de görev yapan Muzaffer Gülyurt’la yakınlığıyla da biliniyor. Kırkıncı Cemaati, ekonomik olarak bölgede etkili bir topluluk olarak görülüyor. Cemaate ait Erzurum’da özel ilköğretim okulu, kitap-kırtasiye ve mobilya mağazaları bulunuyor. Erzurum Eğitim ve Kültür Vakfı ile Suffa Vakfı bünyesinde çalışmalarını yürütüyor.

ıv. Gülen Cemaati

Sadece Türkiye’de değil dünyanın pek çok ülkesinde müritleri bulunan Gülen Cemaati’nin lideri Muhammed Fethullah Gülen, 1941 yılında Erzurum’un Pasinler ilçesinde doğdu. 50’yi aşkın kitabı, çeşitli dergilerde makaleleri ve birçok vaazı yayımlanmıştır. Arapça, Farsça ve Osmanlı Türkçesi bilmektedir. Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’nın kurucuları arasındadır ve vakfın onursal başkanıdır. Sağlık sorunlarını vesile yaparak Mart 1999’da ABD’ye giden Gülen, o tarihten bu yana orada yaşamakta.

Akyazılılar ve Türkiye Öğretmen Vakfı gibi kuruluşlarla başlayan Fetullah Gülen örgütlenmesi büyük bir ekonomik ve siyasi güce dönüşmüştü. Cemaatin medyadan eğitime, finansa, sağlık sektörüne kadar pek çok alanda yatırımı yanında yurtiçinde ve 110 ülkede binlerce dershane, öğrenci yurdu, özel okulu, şirketi bulunuyordu. Medya alanında da televizyon kanalları, gazete ve dergileri vardı. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra, binlerce müridi tutuklandı ve kurumlarına el konuldu.

v. Işık Cemaati

Seyit Abdülhalim Arvasi’ye bağlı Hüseyin Hilmi Işık’ın kurduğu cemaat, günümüzde İhlas Holding şemsiyesi altında büyüdü. Kıdemli albayken 1960 yılında emekli olan Hüseyin Hilmi Işık, hayatı boyunca siyasete karışmadı. Işık’ın 2001 yılında vefatı ardından damadı Enver Ören’in kurduğu Türkiye gazetesi, TGRT gibi kuruluşların batması üzerine cemaat zor duruma düştü.

Grubun fetva lideri Mehmet Ali Demirbaş’tır. “Bir Bilene Soralım” isimli seri kitapları olan Mehmet Ali Demirbaş’ın yazdığı altın silsileye göre Arvasi Abdülhakim Efendi’den sonra Hüseyin Hilmi Işık gelmekte; ancak daha sonra herhangi bir isim bulunmamaktadır. Yani Enver Ören silsileye konulmamıştır.

vı. Med-Zehra

Said Nursi’nin ölümünden sonra Nurcular, Yazıcılar ve Okuyucular diye ikiye bölündü. Okuyucular grubunun başında Zübeyir Gündüzalp vardı; ancak onun ölümünden sonra orada da bölünmeler yaşandı ve 1971’de Muhammet Sıddık Dursun Şeyhanzade de gruptan ayrıldı.

Med-Zehra’ya bağlı kurumun bülteni şeklinde çıkan Dava Dergisi’nde Kürt-Kürdistan kavramları öne çıkarılarak, Türk patentli Nurculuğa karşı yazınsal bir muhalefet oluşturuldu. Bu arada, 1992 yılında kurulan Nûbihar yayınları, Nûbihar dergisini yayınlamaya başladı. O günden bugüne düzenli olarak yayınlanan dergi, Kürt Müslümanlar arasında cazibe merkezi haline geldi.

vıı. Zehra Vakfı

Med-Zehra çevresinden ayrılarak Zehra Eğitim ve Kültür Vakfı’nı kuran İzzettin Yıldırım, 1990 yılında yakın arkadaşlarıyla birlikte Zehra Eğitim ve Kültür Vakfı’nın kuruculuğunu yaptı. Daha sonra İstanbul’a yerleşen Yıldırım, başta Kürt sorunu olmak üzere, her türlü ülke sorununun demokratik zeminlerde tartışılması ve çözülmesi gerektiğini ileri sürmüştür.

İzzettin Yıldırım, 29 Aralık 1999 gecesi kimliği belirsiz kişilerce kaçırıldı. 28 Ocak 2000 günü kendisinden bir gün önce kaçırılan M. Şehid Avcı ile birlikte Kartal’da bir evde ölü olarak bulundular. Daha sonraki dönemde Zehra Vakfı kapatılıp mallarına el konulurken; Yıldırım’ı öldürenlerin Hizbullah olduğu ortaya çıktı. Bu çevre, daha sonra Zehra Eğitim ve Kültür Derneği’nde bir araya geldi.

ıx. Aczimendiler

Nur talebelerinden esinlenen Aczimendilerin lideri Müslüm Gündüz, 1941 Elazığ doğumlu. Ticaretle uğraşan Gündüz 1961 yılında Nurculukla tanıştı. Said Nursi’nin kişiliği ve yaşantısına özenen Gündüz onun gibi giyinmeye ve yaşamaya başladı. 1989 yılından itibaren Gündüz’ün etrafında onun sohbetlerini dinlemeye gelen küçük bir çevre oluştu. Ankara’da Hacıbayram ve Kocatepe camilerini ziyaretlerinin ardından, polis tarafından izlenmeye, engellenmeye başlandılar. Buna rağmen genişleyen Aczimendiler, 29 Aralık 1996 tarihinde liderleri Müslüm Gündüz’ün Fadime Şahin ile basılması, baskının günlerce televizyon kanallarında yayınlanmasının ardından etkinliğini yitirdi.

x. Mustafa Sungur

Said Nursî’yi görenlerden biri olduğu için Ağabey denilen Abdullah Yeğin, Mehmet Emin Birinci, Tahiri Mutlu, Muzaffer Aslan gibi kişiler Nurcu camiada büyük saygı gördüler. Bunlardan biri de Mustafa Sungur’du. O, 1947 yılı Eylül ayında Bediüzzaman Said Nursi’yi görmek için yola düştü ve Emirdağ’a ulaştı ve Üstad’la görüştü.

Bir yıl sonra tutuklanan Said Nursi’yi ziyaret etmeye gitti. Ardından ona yazdığı uzun bir mektup yüzünden 6 ay hapis cezası aldı ve memuriyetten de çıkarıldı. 1954 yılından 1960’a kadar doğrudan Bediüzzaman’ın hizmetinde bulunan ve halen irşad faaliyetine devam eden Mustafa Sungur’u Yeni Nesilciler kendilerinden sayıyor.

xı. Hakikat Vakfı

Düzce, Bursa, Manisa, Ankara ve İstanbul olmak üzere Türkiye’nin çeşitli illerinde 10 bine yakın müride sahip olduğu söylenen Hakikatçıların Şeyhi Ömer Öngüt tedavi gördüğü Bursa’da hastanede 28 Haziran 2010 günü yaşamını yitirdi. Cenazesi yaklaşık 3 bin müridinin katılımıyla kaldırılan Öngüt, Cemalettin Kaplan, Fethullah Gülen, Necmettin Erbakan, Süleymancılar, İsmailağa Cemaati ve Diyanet’e yönelik ağır eleştiri içeren kitaplarıyla tanınıyor.

xıı. Melami Cemaati

Melâmi Cemaati’nin lideri Hacı Ahmet Arslan, 1960 yılında katıldığı Türk Silahlı Kuvvetleri’nden 1979 yılında emekli oldu. Arslan, 1983 yılında Salihli’de ikamet etmekte olan Melâmi Mürşid-i Kamili, Hasan Özlem’e hakikat tahsilini tamamlamak için tabi oldu. Hasan Özlem, 1992 senesinde, Melami Mürşidi olarak, icazetini verip, Ahmet Arslan’ı halifesi ilan etti. Hasan Özlem’in 22 Aralık 1996’da ölmesinin ardından Ahmet Arslan; Manisa, Salihli, Turgutlu, Soma, İzmir, Adana, Uşak, Kuşadası gibi beldelerde irşada devam ediyor.

xııı. El Aziz Grubu

Necmettin Erbakan’ın mehdi olduğuna inanan El-Aziz grubu yeni bir tarikat ya da cemaat mı? Bu soruya “Hayır. Tarikat ya da cemaat değiliz, Milli Görüşçü’yüz, Erbakan’ı ölümüne seven bir grubuz. Ehli sünnetiz” diye cevap veriyorlar. Erbakan’ın mehdi olduğunu nasıl anlamışlar derseniz, “Peygamber efendimizin hadislerinde mehdinin görevleri anlatılmıştır. Üç görevi vardır: Mehdi, İslam birliğini kuracak. Gerçek imanı insanlara anlatacak. İslâmiyeti yeryüzüne hakim kılacak” diyorlar.

xıv. Adnan Oktar

Yazdığı kitaplarda Harun Yahya ismini kullanan Adnan Oktar tarafından kurulan Bilim Araştırma Vakfı’nın amacının “dünya çapında barış, huzur ve sevgi ortamı oluşturmak” olduğu ifade edilmekte. İki yüksek okula giren ama ikisini de bitirmeyen 1956 doğumlu Adnan Oktar, çevresine topladığı zengin çocuklarının ailelerinin şikayeti üzerine, 1991 ve 1994 yıllarında gözaltına alındı, tutuklandı ve hatta bir süre akıl hastanesinde tutuldu. 285 kitap yazdığı söylenen Adnan Aktar’ın hadislerde sözü edilen kutsal kişi Mehdi olduğunu ima ettiğine ve onları buna inandırdığına dair bazı iddialar var. Bilim Araştırma Vakfı’nın 24 saat yayın yapan A9 TV isimli televizyon kanalı bulunmakta.

xv. Kızıl İmamcılar

1990 yılında Adnan Oktar’ın grubundan ayrılan taraftarlarından bir kısmı “Kızıl İmamcılar” olarak tanınan topluluğu oluşturdular. Topluluğun lideri “Kızıl İmam” lakabı ile bilinen Serhan Timuçin Çevik’tir. Adnan Oktar taraftarları, Kızıl İmamcıların silah kaçakçılığı ve fuhuş yaptığını ileri sürdüler. Yargılandılar ve beraat ettiler. Olaylardan sonra “Kızıl İmam” lakaplı Serhan Timuçin Çevik yurtdışına çıktı. Gizli kamera görüntülerini sızdıran Adnan Hoca taraftarı Serkan Ciminli ise, Bebek’te 1988 yılında gerçekleştirilen bir silahlı saldırıda hayatını kaybetti.

xvı. Ve bir ‘peygamber’

İslami çevreler, Ticaniler, Aczimendiler ve Hakikatçılara kızıyor. Ticaniler’in 1950’li yılların başlarında Demokrat Parti’ye karşı kullanılan bir grup olduğu, Aczmendiler’in ise 28 Şubat’a giden yolda ortaya çıkarıldığı, cemaatlerin hepsini eleştiren Hakikatçılar’ın isminin de Ergenekon davasında geçtiği belirtiliyor. Ancak en çok kızılan bir başka kişi daha var: Kendini peygamber olarak ilan eden İskender Erol Evrenosoğlu! Çeşitli devlet kurumlarında çalıştıktan sonra, 1976 yılında irşad görevine başlayan Evrenosoğlu, kendisine 1986 yılında mehdilik görevi verildiğini iddia etmekteydi. Bu çevrenin -ara sıra RTÜK tarafından kapatılsa da- Nur TV ve MPL isimli iki televizyon kanalı vardı. Sürgünde yaşadığı ABD’de 2019 yılında ölen Evrenosoğlu, Bursa’da toprağa verildi.

Değerlendirme ve sonuç

Geldiğimiz aşamada Türkiye’yi yöneten kadroları yetiştiren Nakşibendi Tarikatı’nın dört ana koluna bağlı olan cemaatlerden İskenderpaşa, Erenköy, İsmailağa cemaatleri, Menzil Dergahı, Tufancılar ve Zilan Cemaati, Hazneviler, Yahyalı Cemaati, Süleymancılar ve Reyhani Tekkesi iyi biliniyor. Günümüzde yaklaşık on ayrı koldan faaliyet gösteren Nurculardan ise Yeni Asya, Yeni Nesil, Işıkçılar, İhlas Grubu, Fetullah Gülen Cemaati, Aczmendiler, MedZehra grubu faaliyette.

Türkiye’deki sağ partilerin tümü tarikat ve cemaatlerden beslendi. Adnan Menderes’in başbakanlığı döneminde açılmaya başlanan İmam Hatip Okulları ve Kuran kursları, tekke ve zaviyelerin bir nevi yeniden legal olarak ortaya çıkmasında rol oynadı. 1960 sonrasındaki Süleyman Demirel iktidarlarında da cemaatler korundu, kollandı ve oyları Adalet Partisi’ne kanalize edildi. Hem Demokrat Partisi’nde hem de Adalet Partisi’nde kimi cemaat liderlerinin milletvekili seçilip meclise gelmeleri sağlandı.

Milli Görüş aradan sıyrılıyor

Ancak cemaatlerin gücünü daha fazla kullanma fikrinin mimarı olarak Necmettin Erbakan’ı görmek gerekiyor. 1969 yılında TOBB başkanlığına seçilen Erbakan, hükümetin seçimleri iptal etmesi nedeniyle başkanlıktan ayrılmak zorunda kaldı. Aynı yıl içinde Konya’dan bağımsız milletvekili olarak seçilerek siyasete girdi. 17 Ocak 1970’te Milli Nizam Partisi’ni (MNP) kurdu. MNP 1971 Darbesi döneminde, Anayasa Mahkemesi tarafından kapatıldı. Bunun üzerine Erbakan yurtdışına kaçtı.

12 Mart Darbesi’ni yapan generaller, sağ oyları bölerek Adalet Partisi’nin yeniden tek başına iktidara gelmesini önlemek saikiyle ayağına gittikleri Erbakan’ı yurda dönmeye ve siyasete devam etmeye ikna ettiler. Bunun üzerine Erbakan 1972 yılında aynı kadroyla Milli Selamet Partisi’ni (MSP) kurdu ve 1973 seçimlerinden yüzde 12 oy alarak 48 milletvekili ve 3 senatörle meclise girdi. 1973 seçimlerinden sonra Bülent Ecevit’in liderliğindeki CHP ile MSP hükümetinin ortağı oldu.

Daha sonraki yıllarda Milli Görüş çizgisindeki partileri zaman zaman kapatılsa da, yenilerini kurarak devam eden Erbakan ve onun mirası üzerinden yoluna devam eden Recep Tayyip Erdoğan, ülkemizdeki cemaatlerin çoğunun sözcüsü olmayı başardı. Cemaatler de yüzyıllara dayanan geleneklerini sürdürerek iktidardaki sağ partileri desteklediler.

Bu arada, Ordu, ABD’nin Sovyetler Birliği’ni Afganistan, İran ve Türkiye ile kuşatmayı amaçlayan “Yeşil Kuşak” projesine uygun olarak sadece 12 Mart’ta değil, 12 Eylül’de de cemaatleri koruyup kolladı; imam hatip okullarının daha da yaygınlaşmasını sağladı.

Fetullah nasıl bu kadar büyüyebildi?

Bu arada, 12 Mart yıllarından başlayarak korunup kollanan ve “Komünizmle Mücadele Dernekleri”nde sınanan ve ortaya çıktığında sadece Nurcu cemaatlerin bir kolu olan Fetullah Gülen ve cemaati, 1990’lı yıllarda bir CIA projesi olarak dünya çapında bir örgüt haline getirildi. Tüm cemaatlerde olduğu gibi eğitim ve ekonomik dayanışmayı esas alan Fetullah Gülen cemaati, sadece ABD’nin değil, aynı zamanda onun doğrultusunda hareket eden AKP’nin desteğiyle, Türkiye’de iktidarın ortağı haline geldi.

Emniyet teşkilatında, yargıda ve orduda ulaştığı gücüne güvenerek, kendisini sahibi olduğu okullar ve kurslar üzerinden tasfiye etmeye başlayan iktidar ortağı AKP’yi yıkmak için 15 Temmuz 2016 günü darbe girişiminde bulundu. Halen olup bitenleri kimin ne kadar bildiği ve ne kadar karıştığı bu darbe girişiminde cevabı verilmemiş pek çok soru olsa da, darbe girişimi Erdoğan’ın tek adam rejimini kurabilmesi için “Allah’ın bir lütfu” olarak kullanıldı. Ancak darbe girişimi, her ne kadar -belki de geçici olarak- Fetullah cemaatinin şeytanlaştırılmasına yol açsa da, diğer cemaatlerle arayı açtırmadı. Erdoğan, tüm cemaatlerle ilişkilerini sürdürdüğü gibi, son yıllarda giriştiği TÜGVA ve TÜRGEV gibi kimi vakıf örgütlenmeleriyle adeta kendi cemaatini kuruyor.