İkitelli’nin Sinan’ı, Rojava ve Kürdistan dağlarının Sefkan’ı…
29 Nisan günü, Kars dağlarında ölümsüzleşen yoldaşımızı anılarıyla yaşatmak için bir yazı kaleme almak istedim.
Sinan emekçi bir ailenin emekçi bir çocuğuydu. Sabahları işe gider, akşamları ise iş çıkışı evine yemek yemeye bile gitmeden, eğer mahallede bir etkinlik varsa, meşhur buluşma noktası olan İkitelli Cemevi’nin önüne gelirdi.
Sinan sahici ve sade bir insandı. Türkiye’de devrim olacaksa, kimle ve nasıl olacağını bize iyiliği, emekçi hali, çalışkan tavrı ve dürüstlüğüyle gösteren bir komünist olarak onu sonsuzluğa uğurladık.
Sohbet ettiğimizde her zaman köyüne inen TİKKO gerillalarının efsanelerini anlatır ve heyecanlanırdı. Gezi eylemlerinde, sansür protestolarında, Kobane serhildanında; Taksim, İkitelli ve Kanarya arasında koşturan, çarpışan bir savaşçıdır Sinan.
Militandı Sinan, İkitelli’deki her barikatta izi vardır!
Örneğin HBDH kurulduğunda, İkitelli sokaklarında yapılan selamlamada en öndeydi Sinan! Elinde silah faşizme karşı amansız duruyordu, düşmanı şaşkına çeviren yüzü gözü kapalı o duruş, mahalledeki devrimciler tarafından yürüyüşünden, inatçı duruşundan ve barikatı bırakmayışından tanınıyordu. O yüzden İkitelli’deki devrimcilerin Sinan’ın yüzünü görmesine gerek yoktu, duruşunu, sesini bilirlerdi Sinan’ın.
Mahallede herhangi bir kuruma saldırı ya da baskın olursa veya bir örgütün savaşçısı şehit düştüyse, Sinan örgüt farkı gözetmeksizin orada olurdu. Sinan solun dar grupçuluğunu aşmış bir savaşçıydı, öyle yaşadı ve öyle şehit düştü…
22 Kasım 2015’te Aziz Güler’in cenazesindeydi Sinan. Aynı zamanda İkitelli’de Aziz için yapılan eylemde de vardı Sinan. Bugün ise Gazi’de Aziz’in hemen yanıbaşında…
Sinan sadece kendi örgütü için değil, Türkiye devrimci hareketinin bir bütünü için unutulmaması ve örnek alınması gereken bir emekçi, bir savaşçı, bir komünist neferdir.
Son olarak, Aziz’in bedeninin Gazi Mezarlığı’nda toprağa verildiği gün Sinan’ın kendi sayfasında paylaştıklarıyla bitirmek istiyorum.
“Ve karanfiller güneşle buluşur.
Kızıl günün şafağında…”