29 Haziran 2019 tarihinde İstanbul’un İkitelli bölgesinde Suriyelilere yönelik olarak bir linç girişimi olayı yaşandı. Bu bölgede Suriyeli sığınmacılara yönelik linç girişimi ilk defa gerçekleşmiyor. Son 5 yıldır hemen hemen her sene mutlaka böyle büyük bir saldırı girişimi oluyor.
Bu saldırılar her seferin aynı ve bilindik bahanelerle başlatılıyor: “Suriyeliler bir Türk genci dövdüler”, “Suriyeliler, bir çocuğu taciz ettiler”…
Suriyeliler ne şartlarda yaşıyor ve çalışıyor
Son 5 senede yaşanan linç girişimlerinin hepsinde bu sebepler ön plandaydı. Ancak her yıl yaşanan linç girişimlerinde karşımıza çıkan bu sebepler doğru olmayan bahanelerdir. İkitelli; AYMAKOOP, AYKOSAN, KERESTECİLER SİTESİ vb. birçok tekstil firmasının çevresinde olmasından dolayı Suriyeli sığınmacıların zaman içinde çok fazla yaşadığı bir yer oldu. Hatta İstanbul’da Suriyelilerin en yoğun yaşadığı bölgelerden biri oldu.
Bu büyük iş sitelerinde Suriyeli sığınmacılar aylık 1000-1500 liraya 12 saat çalıştırılıyorlar. Bu bölgede yaşayan Suriyelilerin hemen hemen hepsi ucuz iş gücü olarak görülüyor. Patronlar, Suriyeliler üzerinden karlarına kar katıyor. Bu durumun farkındayız ya da değiliz(!), son zamanlarda basında gördüğümüz ‘şu işyerinde yangın çıktı ve 4 işçi öldü’ haberlerinde genellikle ölen 4 işçi artık Suriyeliler oluyor. AYKOSAN, AYMAKOOP gibi ayakkabıcı sitelerinde binlerce ‘sayacı’ bulunmakta ve bunların hemen hepsinde Suriyeliler çalıştırılmakta çünkü az para çok iş mantığı işliyor. Bu durum öyle bir hal almakta ki okula gitmesi geren 10 yaşındaki çocuklar her sabah işyerlerine gidiyor.
İkitelli’de eski dükkânların ve bodrumların hepsi bugünün Suriyelilere kiralanan koğuşlara dönüşmüş durumdadır. Mesela; ev sahipleri, dükkânları Suriyelilere kişi başına 100 liradan kiralıyor, 25 tane genç aynı dükkânda yaşayınca 2500 lira kazanıyor. Ev sahipleri doğalgazsız evleri bile Suriyelilere 800-900 liradan başlayan fiyatlardan kiraya veriyor. Bu rakamlar 1-2 sene önce 400-500 arasındaydı.
İkitellide yaşam alanları ne durumda?
İkitelli bundan 2-3 sene önce park sorunu olmayan bir bölgeydi. Mesela; Atatürk Mahallesi’nde 3 tane olan park sayısı bugün metro yapılması sebebiyle bire düşmüş durumdadır. Mahalle halkı kalan tek parka da Suriyeliler gidiyor diye gitmiyor. Atatürk Mahallesi’nde yaşayan insanlar bu durumdan duydukları rahatsızlığı bir araya geldiklerinde neerdeyse birbirlerini Suriyelilere karşı kışkırtmaya varacak düzeyde -tepkisel bir şekilde- dile getiriyorlar.
Mahalle halkı, mülk sahiplerinin yaptığı zamları Suriyelilere suç atarak açıklamakta ve Suriyeliler gelmese böyle bir problemin olma ihtimali yok diye düşünmektedir.
Yakındaki sanayi sitelerinde çalışan işçiler ise işsiz kaldıkları zaman veya az paraya çalışmak zorunda bırakıldıklarında yine Suriyelilerin ucuza çalışmasını bahane ederek içinde oldukları durumu açıklamaya çalışmaktadırlar. Biz beğenelim veya beğenmeyelim, kabul edelim veya etmeyelim böyle bir gerçeklikle karşı karşıyayız.
Bugüne kadar yaşanan sıkıntılar hangi mahallede gerçekleşmekte?
Suriyelilere yönelik olarak gerçekleşen saldırılar bugüne kadar her zaman AKP ve MHP’nin çok oy aldığı Mehmet Akif Mahallesi’nde başlamaktadır. İkitelli; Atatürk ve Mehmet Akif olarak iki mahalleden oluşuyor.
Atatürk Mahallesi’nde sol görüşlü insanlar, Mehmet Akif Mahallesi’nde ise muhafazakar-milliyetçi görüşe sahip insanlar daha ağırlıklı yaşıyor. Şu ana kadar yaşan tüm kavgalar ve linç girişimleri Mehmet Akif Mahallesi’nde başlamıştır ve bu olaylar her zaman milliyetçi söylemlerle büyümüştür.
Bir sosyalist gazete 29 Haziran akşamında yaşanan olayları, “İkitelli halkı karakola yürüyor” diye haber yapmış. Tabi bu gazete emekçileri bürolarından dışarı çıkmadıkları, internetten duyduklarıyla haber yaptıkları için durumun farkında değiller. Mahallelinin karakola yürüme sebebi, karakola sığınan Suriyelileri bize verin demek içindir; yoksa ortada devrimci bir durum yoktur. Olayı başlatan ve ortalığı karıştıranlar 15 Temmuz’da sokağa çıkanlardır. Suriyelileri savunanlar ise Atatürk Mahallesi’nde yaşayan solcu çevrelerdir. Mesela; 29 Haziran akşamı dükkânlara saldırıların önünü kestikleri ve dükkânların yağmalanmasına engel oldukları için devrimciler, bu linç girişimi yapmak isteyen güruhla kavga etmişlerdir. Esas haber yapılması gereken olay budur.
Yani demem o ki; AKP ve MHP’ye oy veren kitle, Suriyelileri Türkiye’ye getiren -misafir ediyoruz deyip bundan bile bir çıkar uman- partilerine oy verip ve ‘onların getirdiği’ insanları linç ederken, muhalefete oy veren kitleler ise Suriyelileri savunmaktadır.
Suriyeliler bir güvenlik problemi midir?
Bir yanıyla iktidarın yanlış politikalarından dolayı bu iş bu hale geldi. Mahalle de bulunan çoğu Suriyelinin ne kimliği var ne herhangi bir resmi kaydı var ne de siyasi yönelimi bilinmekte! Mesela; Recep Tayyip Erdoğan başkan seçildiğinde Suriyeliler AKP’lilerden daha çok seviniyorlardı hatta ellerinde Erdoğan’ın resimleriyle sokaklara çıkıyorlardı. Mahallede ara ara 3-4 ayda bir Suriyelilere ait bazı evlere IŞİD’e yönelik olduğu söylenen operasyonlar oluyor. Tabi ki de mahalleli insanlar bu durumdan da tedirgin oluyor. Sonuçta kimin ne olduğu bilinmemektedir.
Tabi ki bu durum, mahallelilerde bir ön yargı oluşturuyor. Her Suriyeliye bir yerden sonra IŞID veya ÖSO üyesi gibi yaklaşılıyor. Özetle aslında bu durum hem Suriyeliler için hem de Türkiyeliler için ortak bir güvenlik problemidir. Bu duruma, en başta da söylediğim üzere, iktidarın ve ortaklarının yanlış politikalarıyla gelindi.