1 Mayıs’a kelimenin tam anlamıyla hiçbir şeyin eskisi gibi olmadığı ve hiçbir şeye eskisi gibi yaklaşamayacağımız bir tarihsel anın içinde yürüyoruz. Bu an, tesadüflerin eseri değil; sınıf mücadelesinin her alanda keskinleştiği, AKP-MHP faşizminin kriz üreterek ayakta kalma stratejisinin tükendiği ve devletin hem hegemonya hem de yapısal krizlerle sarsıldığı derin ve uzun vadeli süreçlerin bir patlama noktasıdır.
19 Mart direnişi, faşist iktidarın hegemonyasının çözülüşünü tüm çıplaklığıyla gösterdi ve bu süreci hızlandırdı. Faşist iktidar ile emekçi kitleler arasındaki çelişkiler, artık geri dönüşsüz bir siyasi mayalanma evresine ulaşmıştır. On yıldır kesintisiz savaş politikalarıyla kendini var eden bu rejim, şimdi çöküş sürecinin eşiğinde. Bugüne kadar öfkesi içinde patlamış, çığlığı içine kaçmış işçi ve emekçiler, ezilenler, barikatları yıkan gençliğin açtığı yoldan ilerleyerek sokaklara indi, itirazını eyleme döktü ve tüm ülkeyi boydan boya kesen bir isyan dalgasını büyüttü. “Sandıkta değil, kurtuluş sokakta” sloganıyla somutlaşan Mart direnişi, yeni bir baharın müjdecisi, devrimci bir dönemin ilk kıvılcımıdır. Bu kıvılcımı, 1 Mayıs’ta büyütmek ve sınıf savaşımını keskinleştirecek bir mücadele hattını örmek devrimci güçlerin, biz Devrimci Komünarlar’ın sorumluluğundadır.
Sınıflar arası güç ilişkilerinin yeniden kurulduğu bu dönemde, yeni bir devrimci kopuşu mümkün ve zorunlu kılan tarihsel sorumluluk ve görevler karşımızda durmaktadır. Artık sınıf savaşımının keskinliği, toplumsal direniş ve mücadelenin geniş kapsamı, kitlelerin canlı ve eylemli öfkesi devrimci komünarlara yeni yollar bulma ve ayrım çizgileri oluşturma çağrısı yapmaktadır.
AKP-MHP iktidarının çöküş zamanı ve devrimci sıçramanın eşiğindeyiz!
Kendi karanlık zamanını dayatan bu faşist rejim, terörle, kayyımlarla, savaşla Türkiye ve Kürdistan halklarını teslim almaya çalıştı. Ama bugün sürdürdüğü bu amok koşusu, artık son çırpınışlarıdır. Yoksulluğu, baskıyı, ölümü dayatmayı sürdürecekler; fakat bu kez karşılarında yıkılmaz bir direniş bulacaklar!
Kitleler tarih sahnesine çıktı ve zamanı sokağın gücüyle kırdı! 19 Mart direnişi, bu çürümüş düzenin çözülme sürecini hızlandırdı; aynı zamanda isyan ve direnişin içerisinde şekillenecek bir genç devrimci kuşağın habercisi oldu. Bu genç kuşak, “kaybedecek hiçbir şeyi kalmayanlar”ın öfkesini kuşanmış olarak İstanbul Üniversitesi’nde korku duvarlarını yıkarcasına polis barikatını yıkıp geçti. Bu öfke; umutsuzluğun, açlığın, işsizliğin, özgürlük yoksunluğunun bataklığında debelenenlerin isyanıdır. Ve bu direniş, iktidarın zamanını paramparça etti, barikatlarını yerle bir etti. Şimdi direnişin taze soluğuyla, barikatları aşmış olmanın özgüveni ve cesareti ile Türkiye ve Kürdistan’da işçi sınıfı ve emekçiler, kadınlar, gençler, LGBTİ+lar, 1 Mayıs meydanlarına akacak.
Barikatları aşacağız, Taksim’i kazanacağız!
Taksim, sadece bir meydan değil; işçi sınıfının 1977’de kanla yazdığı destanın, Gezi’nin barikatlarda yükselen özgürlük çağrısının, kadınların 8 Mart ve 25 Kasımlar’da polis barikatlarını aşan öfkesinin, gençliğin geleceksizliğe isyanının adıdır.
Bugün İstanbul’da “1 Mayıs Taksim” şiarı; hem bir çatallanma anı hem de işçi sınıfının ekmek, özgürlük ve haysiyet mücadelesinin, kadınların eşit ve özgür bir yaşam mücadelesinin, gençliğin geleceksizlik ve özgürlük yoksunluğuna karşı isyanının, LGBTİ+’ların varoluş çığlığının, Kürt halkının hiç tükenmeyen özgürlük mücadelesinin, faşist iktidarın hedefinde olan tüm toplumsal kesimlerin isyan ve mücadelelerinin bileşkesi ve bugünden yarını kazanma şiarıdır. İşçi sınıfının sermaye karşısında irade beyanı; faşizmin hedefinde olan kitlelerin antifaşist mücadelesinin ortak mevzisidir!
Taksim 1 Mayıs alanı; tarihle bugünün kavşak noktasıdır! Geçmişin devrimci ruhu-pratiğinden öğrenerek bugünü kurmak, geleceğe yol çizmektir Taksim. Sınıf mücadelesinin keskinleşen bilinç ve pratiğinin gerilimidir. Özgürleştirici yönüyle geçmişten geleceğe bağlanacak olan sınıf savaşımının en haklı ve meşru hedefidir.
Faşist iktidar; Taksim’i korkuyla, yasaklarla, polis şiddetiyle kitlelere kapatmak istiyor. Çünkü Gezi ruhunun yeniden canlanmasından, 19 Mart’ta patlayan öfkenin 1 Mayıs’ta Taksim’de birleşmesinden korkuyor. Taksim, Gezi’dir! Faşizmin kabusu, geri dönen devrimci hayalettir! Tam da bu nedenle Taksim’i kazanmak, 19 Mart’ı Gezi’ye bağlamak ve devrimci zamanların yolunu döşemektir!
Artık geri adım yok! 19 Mart direnişinin devrimci ruhu, 1 Mayıs alanlarında, İstanbul’da Taksim’de yükselecek! İsyan ve direnişle tazelendi soluğumuz, güç ve itilim kazandı devrimci cüretimiz; şimdi tarih bizi çağırıyor! 1 Mayıs’ı kazanmak, Taksim’i bir kez daha 1 Mayıs meydanı olarak tarihe kaydetmek için ileri atılmanın zamanı! Tarihin akışını değiştirmek için, sınıf kinimizi harlayarak kavga bayrağını yükseltmenin zamanı!
Yaşasın işçi sınıfının uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günü 1 Mayıs!
Bijî 1 Gûlan!
BİZ KAZANACAĞIZ!
Kaynak: Komün Gücü