Dün geceden itibaren coğrafyamızda gerçekleşen öncü ve artçı depremlerde hayatını ve yakınlarını kaybeden yoksul emekçi halkımızın başı sağ olsun. Bugün bir kez daha gördük ki “deprem felaketi” için egemenler tarafından ne bir önlem ne de bir hazırlık var. Coğrafyamızda yaşanacak bir deprem, kendisine devlet diyen Türkiye Cumhuriyeti’nden de onun iktidar koltuğunda oturan Tayyip Erdoğan’dan da daha büyükmüş. Bu düzen öyle bir düzendir ki; bir deprem olur, yoksullar ölür ve zenginler de borsada çimento fiyatlarının hissesi arttığı için milyonlarca para kazanır! Devletin bakanları, halkı sömürmekten başka bir görevi olmayan yetkilileri, bölgeye özel araçlarıyla giderler; ölümlerin üzerinden poz keser, üzüldük numarası yapar ve korunaklı alanlarına geri dönerler!
Tayyip Erdoğan denen düzenin bekçisi, sürekli olarak halkın vergileriyle yaptığı binalar, hastaneler, yollar üzerinden bağıra bağıra şov yaparken bütün bunların bir depremde nasıl yıkıldıklarını görüyoruz. Bu soğukta binlerce insan evsiz, aç ve susuz kaldılar. Kendi illerinde birçok boş bina ve otel olmasına rağmen bunların kapısı açılmıyor, açılmayacak. Çünkü bu devlet zenginlerin devletidir. Yoksulların hayatları o ucuz malzemeyle yapılan hastaneler, binalar kadardır, bu devletin sahiplerine göre ve bu halkın “bekası” kan emicilerinin düzeni devam etsin diye bir depremde ölmektir.
Bu kahrolası düzende dayanışmak için kendi öz gücümüzden başka hiçbir şeyimiz yok. Bunların seçim sistemine de zenginlerin birbirleriyle yaptıkları rant ittifakları seçenek olarak bize sunmalarına da devletlerine de lanet olsun! Üzgün olmanın, başımızı öne eğip yas tutmanın değil bu devletten hesap sormanın vaktidir. Başımızı sokacağımız sağlam bir evimizin olması için bile bu zenginlerin devletini yıkıp kendi örgütlülüğümüzü, komünleri yaratmaktan başka çaremiz yok. Her yerde dayanışma ağları kurarak ve öfkemizi bu aşağılık düzene yönelterek hareket etmeli ve yarınlarımızı kazanmalıyız.
YAŞAMAK İÇİN BU DEVLETİ YIKALIM KOMÜNLERİMİZİ YARATALIM!